IP Adresi Tek Başına Delil Olmaz

IP Adresi 

“İnternet Protokolü adresi” olarak da bilinen IP adresi, İnternet veya diğer bilgisayar ağları üzerinden iletişim kuran aygıtlar tarafından kullanılan bir adrestir. Bu sayede cihazlar birbirlerinin erişim adreslerini tanımlayabilir. Aynı zamanda IP adresinden kullanıcı hakkında bazı bilgiler alınabilir. Bu bilgilerin başında IP adresini kullanan cihazın adresi veya kullanıcının ziyaret ettiği web sitelerinin listesi gibi bilgiler yer alır. Ayrıca bu listeler çeşitli yöntemler kullanılarak kullanıcı karakter analizi bile yapabilmektedir.

IP adresi türleri

Bir IP adresi dinamik veya statik olabilir. Dinamik adres, hizmet sağlayıcı tarafından istekte bulunan cihaza verilen geçici olarak kullanılmayan bir adrestir. Bu, bu cihaza bir kartvizit vermeye eşdeğerdir. Statik adres, sabit bir IP adresidir. Bu adrese sahip bir bilgisayar her zaman aynı IP adresine sahip olacaktır. Bir anlamda söz konusu internet abonesinin kimlik kartı sayılabilir. Dinamik bir IP adresinde, farklı cihazlar aynı IP adresini farklı zamanlarda kullanabilir. Bunun nedeni, cihazın farklı zamanlarda farklı IP adresleri kullanması olabilir. Bu, atanan IP adresinin modem gibi bir yönlendirici her açıldığında veya kapatıldığında değiştiği anlamına gelir. Bu durum failin tespitini oldukça zorlaştırmaktadır. Statik bir IP adresi ise değişmediği için bir suçlunun tespit edilmesini kolaylaştırır, ancak yine de bazı belirsizlikleri ortadan kaldıramaz. Çünkü statik IP, doğrudan cihaza değil, İnternet’e bağlanma hakkına sahip olan bir aboneliği ifade eder. Örneğin, aynı modemin kablosuz internet bağlantısını kullanan tüm cihazlar, aynı IP adresi ile oturumu kapatır.

IP adresi bir suçluyu tespit etmek için yeterli mi?

İnternet servis sağlayıcı ile akdedilen hizmet sözleşmeleri ile yönlendiriciye atanan IP adresleri, hizmet sözleşmesi tarafının adı altında saklanır. Bu durumda bu IP adreslerinden yapılan her işlemin bu kişi tarafından yapıldığı kabul edilse bile başta illegal yollardan olmak üzere router üzerinden suç işleyen kişilerin olabileceği kesinleşebilir. Günümüzde IP adreslerinin manipüle edilebildiği yaygın olarak bilinmektedir, yani. birçok yönden değişti. Bu nedenle IP adresleri, güvenilirliği ve değişmezliği konusunda uzman ve bilirkişi olmadıkça tek başına delil olarak kullanılamaz. Çünkü suçlunun başka bir kişinin kendi adına kayıtlı olmayan IP adresini izinsiz olarak alıp suç aracı olarak kullanması daha olasıdır. Bu nedenle, fikri mülkiyet hakkının sahibi olduğu anlaşılan bir kişinin “istismar şüphesiyle” cezalandırılması çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Ancak IP adresinin sağladığı bilgileri dış unsurlar ve diğer kanıtlarla destekleyerek suçlunun kimliğinin tespit edilmesi mümkündür.

IP Adresi Tek Başına Delil Sayılmaz

Yargıtay 8. CD, sadece IP numarasının tespit edilmiş olmasının bir kişiyi suçlamak için yeterli olmadığını, bilgisayarında hackerlık programı bulunmuş olsa dahi IP numarası sadece o anda bilgisayar ile internet arasındaki bağlantıyı ortaya koyduğu için, başkaca ek deliller olmadan yalnızca IP ile mahkum edilmesinin “varsayıma dayalı mahkumiyet” olduğunu belirterek, sanığın beraatine karar vermiştir. Aşağıda yer alan kararlardan da anlaşılacağı üzere IP adresi internetin yapısı gereği birden fazla kişiye tahsis edilmektedir. Bu nedenle IP Adres tespitleri de tek başına yeterli bir delil sayılamayacaktır.

Ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latince, ”in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna dair kuşkunun, sanığın yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda kuşku belirmesi halinde uygulanacağı gibi, dava koşulları bakımından da geçerlidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, yargılama sürecinde toplanan kanıtların bir kısmına dayanılıp diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan olası kanıya değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, hiçbir kuşku ve başka türlü oluşa olanak vermeyecek açıklıkta olmalıdır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2015/6-66 E 2015/52 karar sayılı 17.03.2015 tarihli kararı)

YARGITAY 8.CEZA DAİRESİ E.2012/21817 K. 2013/25428  KT: 24.10.2013

Sanığın kullandığı bilgisayar üzerinde usulünce imaj alma işlemi yapılarak sonucunda çıkan veri bütünlük ( hash ) değerlerinin tesbit edilmemiş bulunması, IP numarasının kullanılan bilgisayarı göstermeyip internetle olan bağlantıyı göstermesi, sanığın bilgisayarlarında yapılan incelemede, bu bilgisayar kütüğünden m…-k12.com adresine bağlantı yapıldığının tespit olunamaması “hack” programına rastlanmasının şikayetçiye ait siteye müdahele edildiğini göstermeyeceği, kesin delil bulunmadan varsayımlarla hüküm kurulamayacağı cihetle tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır.

 Sanığın kullandığı bilgisayar üzerinde usulünce imaj alma işlemi yapılarak sonucunda çıkan veri bütünlük ( hash ) değerlerinin tesbit edilmemiş bulunması, IP numarasının kullanılan bilgisayarı göstermeyip internetle olan bağlantıyı göstermesi, sanığın bilgisayarlarında yapılan incelemede, bu bilgisayar kütüğünden m…-k12.com adresine bağlantı yapıldığının tespit olunamaması “hack” proğramına rastlanmasının şikayetçiye ait siteye müdahale edildiğini göstermeyeceği, kesin delil bulunmadan varsayımlarla hüküm kurulamayacağı cihetle tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır.

Mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen beraat kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, katılan vekilinin suçun sabit olduğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ( ONANMASINA ), 24.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, E.2016/12634, K.2017/4967, 03.05.2017

“…Sanığın suçlamayı kabul etmeyerek, kablosuz modem kullanıldığından hattının başkaları tarafından girilip kullanılmış olabileceğine ilişkin savunması karşısında; bildirilen IP numaralarının bağlı bulunduğu internet hattında ne özellikte modem kullanıldığı, kablolu veya kablosuz olup olmadığı, şifreli olup olmadığı, modemden başka kullanıcıların internete bağlanılıp bağlanılmadığının belirlenmesi açısından ilgili internet sağlayıcısından bilgi istenmesi ve sanığa ait bilgisayar getirtilip uzman bilirkişi tarafından LOG kayıtları incelenerek sonucuna göre, katılana ait mail adresinin erişilmez kılındığı takdirde TCK.nun 244/2. mail adresine girilmesi ancak; bu adrese erişimin engellenmemesi ve katılanın mail adresinde kalmaya devam ettiğinin tespiti halinde aynı yasanın 243/1. maddesi kapsamındaki suçun oluşacağı dikkate alınarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırmaya dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.05.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.”

Kararlara Yönelik Görüşlerimiz

ÖNEMLE BELİRTMEK GEREKİR Kİ Amacı, maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden kurmak olan CEZA MUHAKAMESİNİN AMACI BİR SUÇLU YARATMAK OLAMAZ. Aksi halde ceza muhakemesi ilkelerinin hiçbir anlamı kalmayacak ve bireyin objeleştirilmesi, hiçbir hakkı olmayan bir varlık getirilmesi sonucu gündeme gelecektir.”  

Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır.

AVUKAT DESTEĞİ

Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.

Hafta içi: 09:00 – 21:00
Cumartesi: 10:00 – 18:00
Telefon: +90 535 376 06 45

Gizlilik

Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.

Content Protection by DMCA.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir