Zimmet Suçu

Zimmet Suçu

Bu yazıda, zimmet suçu nedir, kimler tarafından işlenebilir, nasıl cezalandırılır gibi soruların cevaplarını arayacağız. Ayrıca zimmet suçu ile ilgili emsal kararlara da değineceğiz.

Zimmet suçu, kamu görevlilerinin görevleri sırasında kendilerine teslim edilen veya emanet edilen parayı, malı veya değerli evrakı zimmetlerine geçirmeleri anlamına gelir. Zimmet suçu Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre zimmet suçu işleyen kişi 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Zimmet suçu ile korunan hukuki değer ise, kamu idaresinin güvenliği ve işleyişidir. Zimmet suçu nedeniyle kamu idaresinin maddi zarara uğraması gerekmez. Failin mal üzerinde hukuka aykırı tasarrufu yeterlidir. Zimmet suçu ile mücadele etmek için hem yasal düzenlemelerin hem de denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekmektedir.

Zimmet suçu, kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı işlenen suçlardan olup 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 247. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

”Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Zimmet Suçu: Şartları

Zimmet suçu, kamu görevlilerinin görevleri gereği zilyetliği kendisine verilmiş olan veya gözetmek sorumluluğunda olduğu mallar üzerinde görevine aykırı şekilde tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin ya da tanıdığı başka birinin zimmetine geçirmesidir . Bu suç, sadece kamu görevlisi olan kişiler tarafından işlenebilir. Kamu görevlisi olmayan kişiler, zimmet suçu sebebiyle değil, koşulları varsa hırsızlık suçu veya güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle yargılanabilirler.

Zira zimmet suçunun Türk Ceza Kanununda yer alan düzenlemesinden anlaşılacağı üzere, zimmet suçunun oluşması için üç temel unsur bulunmalıdır:

  1. Failin kamu görevlisi olması
  2. Failin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu bir malın bulunması
  3. Failin bu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi

Kamu görevlisi kavramı, TCK’nın 6. maddesinde geniş bir şekilde tanımlanmıştır. Buna göre, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama, seçilme veya başka bir şekilde sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi kamu görevlisi sayılır. Bu kapsamda, devlet memurları, avukatlar, bilirkişiler, noterler, hakimler, savcılar gibi kişiler kamu görevlisi olarak kabul edilir.

Mal kavramı ise, taşınır veya taşınmaz, somut veya soyut her türlü değeri ifade eder. Örneğin, para, senet, çek, bono, hisse senedi, arsa, araç, bilgisayar programı gibi şeyler mal olarak nitelendirilir.

Zimmetine geçirme kavramı ise, failin mal üzerinde hukuka aykırı bir şekilde tasarrufta bulunması ve malın mülkiyetini veya değerini kendisinin veya başkasının yararına değiştirmesi anlamına gelir. Örneğin, failin kendisine teslim edilen parayı harcaması, hesabına aktarması, başkasına vermesi veya saklaması zimmetine geçirme sayılır.

Zimmet Suçu: Zamanaşımı

Zimmet suçu şikayete bağlı olmayan ve kamu davası açılmasını gerektiren bir suçtur. Bu nedenle savcılık suçun işlendiğini öğrenir öğrenmez soruşturma başlatmak zorundadır. Zimmet suçu ile ilgili dava zamanaşımı süresi 15 yıldır. Zimmet suçunda şikayetçi sıfatı kamu idaresi veya ilgili kuruma aittir.

Zimmet Suçu: Şartları

Zimmet suçunun oluşması için üç temel şart vardır:

Suçun faili kamu görevlisi olmalıdır. Kamu görevlisi kavramı, TCK’nın 6. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama, seçilme veya başka bir şekilde sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi kamu görevlisi sayılır. Devlet memurları, avukatlar, bilirkişiler, noterler gibi kişiler kamu görevlisi olarak kabul edilir.

Suç konusu mal, kamu görevlisine görevi nedeniyle zilyetliği devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu mal olmalıdır. Bu mal, taşınır veya taşınmaz olabilir. Malın mülkiyetinin devlete, herhangi bir kamu kurumuna ya da herhangi bir kişiye ait olması arasında fark yoktur.

Kamu görevlisi, suç konusu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmelidir. Zimmete geçirme, mal üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunmayı ifade eder. Bu tasarruf, malı kullanma, tüketme, satma, verme gibi şekillerde olabileceği gibi, ihmal veya hile ile de gerçekleşebilir.

Zimmet Suçu: Cezası

TCK’nın 247. maddesine göre zimmet suçunun cezası beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak bazı durumlarda ceza artırımı veya indirimi söz konusu olabilir:

  • Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
  • Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.

Zimmet Suçu ile Karıştırılmaması Gereken Suçlar

Zimmet suçu, kamu görevlilerinin görevleri sırasında kendilerine veya başkalarına yarar sağlamak amacıyla devletin veya kamu kurumlarının malvarlığına zarar vermesi anlamına gelir. Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesinde düzenlenmiştir ve 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Zimmet suçu ile görevi kötüye kullanma suçu arasındaki fark

Görevi kötüye kullanma suçu, özgü bir suç değildir. Bu suç, hem kamu görevlisi hem de kamu görevlisi olmayan kişiler tarafından işlenebilir. Görevi kötüye kullanan kişi, görevinin gereklerine aykırı davranarak, kişisel mağduriyet, kamu zararı veya üçüncü kişi lehine haksız menfaat meydana getirir. Bu durumda, kişinin görevinden kaynaklanan yetkileri keyfi veya ihmalkar bir şekilde kullandığı söylenir.

Zimmet suçu ile irtikap suçu arasındaki fark

Zimmet suçu ile irtikap suçu arasındaki fark nedir? Bu sorunun cevabını vermeden önce, bu iki suçun tanımını ve şartlarını kısaca açıklamak gerekir.

Zimmet suçu, kamu görevlisi olan şahsın görevi nedeniyle zilyetliği kendisine verilmiş olan veya gözetimiyle sorumlu olduğu ”mallar” üzerinde görev çerçevesine aykırı bir şekilde tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin veya irtibatlı bulunduğu bir başkasının zimmetine geçirmesi olarak tanımlanabilir. Zimmet suçu, sadece kamu görevlisi tarafından işlenebilir. Kamu görevlisi olmayan kişiler zimmet suçu sebebiyle değil, koşulları varsa hırsızlık suçu veya güveni kötüye kullanma suçu nedeniyle yargılanabilirler.

İrtikap suçu ise, ”kamu görevlisinin” icra ettiği kamu görevinin kendisine sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, muhatap olduğu kişilerden ”yarar” sağlamaya veya bu kişileri yarar sağlama yönünde vaatte bulunmaya yönlendirmesi ile oluşur. İrtikap suçu, kamu görevlisinin tek taraflı olarak mağdurun iradesini etkilemesi neticesinde işlenen bir suçtur.

Zimmet suçu ile rüşvet suçu arasındaki fark

Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesinde düzenlenen ve sadece kamu görevlisi olan kişiler tarafından işlenebilen bir suçtur.

Sonuç olarak, zimmet suçu ile rüşvet suçu arasındaki temel farkları şöyle özetleyebiliriz:

  • Zimmet suçu tek failli, rüşvet suçu çok failli bir suçtur.
  • Zimmet suçunda fail sadece kamu görevlisi, rüşvet suçunda faillerden biri kamu görevlisi diğeri özel kişi olabilir.

Bu suçun işlenmesi için kamu görevlisinin, kendisine zilyetliği devredilmiş veya koruma yükümlülüğü altında olduğu bir malı zimmetine geçirmesi veya başkasının zimmetine geçirmesi gerekmektedir. Rüşvet suçu ise, Türk Ceza Kanunu’nun 252. maddesinde düzenlenen ve kamu görevlisi ile bir gerçek kişi arasında gerçekleşen çok failli bir karşılaşma suçudur. Bu suçun işlenmesi için kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye, görevinin gereğini yapması veya yapmaması için doğrudan veya aracılar kullanarak menfaat temininde bulunulması gerekmektedir.

Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere, zimmet suçu ile rüşvet suçu arasındaki en önemli fark, failin niteliği ve sayısıdır. Zimmet suçu tek failli bir suç iken rüşvet suçu en az iki failin bulunduğu bir suçtur. Zimmet suçunda fail sadece kamu görevlisi iken rüşvet suçunda faillerden biri kamu görevlisi diğeri ise özel kişi olabilir. Ayrıca zimmet suçunda failin menfaat sağlaması için başka bir kişiye ihtiyacı yoktur. Kendi zimmetine veya irtibatlı olduğu bir başkasının zimmetine mal geçirmesi yeterlidir. Rüşvet suçunda ise failin menfaat sağlaması için başka bir kişiye ihtiyacı vardır. Kamu görevlisinin görevini yapması veya yapmaması için menfaat temin eden özel kişi olmadan rüşvet suçu oluşmaz.

Zimmet suçu ile bankacılık zimmeti suçu arasındaki fark

Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesinde düzenlenmiş olup, görevi nedeniyle kendisine teslim edilen veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu para, değerli evrak veya diğer malvarlığı değerlerini kendisinin veya başkasının yararına kullanmak veya zimmetine geçirmek şeklinde tanımlanmıştır. Bankacılık zimmeti suçu ise, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 160. maddesinde düzenlenmiş olup, görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malları kendisinin ya da başkasının zimmetine geçiren banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları tarafından işlenir.

Zimmet suçu ile bankacılık zimmeti suçu arasındaki farklar şunlardır:

  1. Suçla korunan hukuki değer: Zimmet suçunda suçla korunan hukuki değer kamu güveni ve kamu malvarlığıdır. Bankacılık zimmeti suçunda ise, suçla korunan hukuki değer bankacılık sektörünün güven ve istikrarı, kredi sisteminin etkinliği ve tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatleridir.
  2. Suçun faili: Zimmet suçunun faili kamu görevlisi olmalıdır. Bankacılık zimmeti suçunun faili ise, banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları olabilir. Banka mensubu kavramı, bankanın her türlü işlemine katılan veya bu işlemleri denetleyen kişileri kapsar.
  3. Suçun mağduru: Zimmet suçunun mağduru devlettir. Bankacılık zimmeti suçunun mağduru ise, banka veya üçüncü kişiler olabilir. Bankacılık zimmeti suçunun konusu olan para veya malvarlığı değerleri bankaya ait olabileceği gibi, üçüncü kişilere ait de olabilir.
  4. Suçun cezası: Zimmet suçu için öngörülen ceza 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasıdır. Bankacılık zimmeti suçu için öngörülen ceza ise, 6 yıldan 12 yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezasıdır. Suçun hileli davranışlarla işlenmesi halinde ise, ceza 12 yıldan az olmamak üzere hapis ve 20 bin güne kadar adli para cezasıdır.

Sonuç olarak, zimmet suçu ile bankacılık zimmeti suçu arasında önemli farklar bulunduğunu söyleyebiliriz. Bu farklar, bankacılık sektörünün taşıdığı özel önem ve hassasiyetten kaynaklanmaktadır.

Zimmet suçu ile sıklıkla karıştırılan diğer suçlar ise şunlardır:

İstihlak: Kamu görevlilerinin görevleri sırasında kendilerine veya başkalarına yarar sağlamak amacıyla devletin veya kamu kurumlarının malvarlığını tüketmesi veya azaltması anlamına gelir. İstihlak suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 248. maddesinde düzenlenmiştir ve 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Zimmete iştirak: Kamu görevlisi olmayan kişilerin, kamu görevlilerinin işlediği zimmet suçuna yardım etmesi veya bu suçtan yararlanması anlamına gelir. Zimmete iştirak suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 249. maddesinde düzenlenmiştir ve zimmet suçundan verilen cezanın yarısı kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

İhaleye fesat karıştırma: Kamu görevlilerinin veya kamu görevlisi olmayan kişilerin, devletin veya kamu kurumlarının ihalelerine haksız yere müdahale etmesi veya ihale sürecini bozması anlamına gelir. İhaleye fesat karıştırma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 235. maddesinde düzenlenmiştir ve 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Bu suçlar arasındaki temel fark, zimmet suçunda kamu malvarlığının zarara uğratılması, diğer suçlarda ise kamu malvarlığının tüketilmesi, paylaşılması veya ihlal edilmesidir. Bu nedenle, bu suçları birbirinden ayırt etmek önemlidir.

Zimmet Suçu: Cezası

Zimmet suçunun cezası ise suçun işleniş şekline göre değişir. Suçun temel hali için beş yıldan on iki yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Suçun zimmetin açığa çıkmamasını sağlamak için hileli davranışlarla işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılır. Suçun malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde ise ceza yarı oranına kadar indirilebilir.

Denetim Görevinin İhmali Suretiyle Zimmet Suçu (TCK md.251)

Türk Ceza Kanunu’nun 251. maddesinde düzenlenen denetim görevinin ihmali suretiyle zimmet suçu, zimmet suçunun özel bir görünüş biçimi olarak kabul edilmektedir. Zimmet suçu ise, kamu görevlisi olan kişinin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine verilmiş olan veya gözetimiyle sorumlu olduğu mallar üzerinde görev çerçevesine aykırı bir şekilde tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin veya irtibatlı bulunduğu bir başkasının zimmetine geçirmesi olarak tanımlanmaktadır.

Denetim görevinin ihmali suretiyle zimmet suçu ise, denetimle yükümlü kamu görevlisinin zimmet veya irtikap suçunun işlenmesine kasten göz yumması veya denetim görevini ihmal ederek bu suçların işlenmesine imkan sağlaması şeklinde gerçekleşmektedir . Bu suçta, denetimle yükümlü kamu görevlisinin kastı aranmaktadır. Kast, failin suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesini istemesi veya bunların gerçekleşebileceğini öngörerek davranmasıdır. Denetimle yükümlü kamu görevlisinin kastının olmadığı durumlarda ise, bu suçtan sorumluluk doğmaz.

Denetim görevinin ihmali suretiyle zimmet suçu iki farklı şekilde işlenebilir. Birinci şekilde, denetimle yükümlü kamu görevlisi zimmet veya irtikap suçunun işlenmesine kasten göz yumar ve bu suça ortak olur. Bu durumda, denetimle yükümlü kamu görevlisi işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur ve aynı cezaya çarptırılır. İkinci şekilde ise, denetimle yükümlü kamu görevlisi denetim görevini ihmal ederek zimmet veya irtikap suçunun işlenmesine imkan sağlar. Bu durumda ise, denetimle yükümlü kamu görevlisi üç aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Ceza hukuku ile ilgili daha fazla yazımızı okumak için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.

AVUKAT DESTEĞİ

Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.

Hafta içi: 09:00 – 21:00
Cumartesi: 10:00 – 18:00
Telefon: +90 535 376 06 45
Gizlilik

Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.

 

Content Protection by DMCA.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir