Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu – TCK 299

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu

Cumhurbaşkanına hakaret suçu, hakaret suçunun düzenlendiği genel hükümlerden ayrı tutulmuş ve Türk Ceza Kanunu’nun 299. özel olarak düzenlenmiştir. Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile Cumhurbaşkanlığı makamının şeref ve saygınlığına zarar veren fiil ve sıfatların isnat edilmesi veya sövme fiillerinin cezalandırıldığı ileri sürülmektedir.
Türk Ceza Kanununda, Cumhurbaşkanına hakaret suçuna, “Millete ve Devlete Karşı Suçlar” başlıklı kısımda yer verilmiştir. Bu suça verilecek cezadaki hukuki yararın, Devleti temsil eden Cumhurbaşkanı’nın şeref ve saygınlığının korunması olduğu düşünülmektedir. Suçun düzenleme biçiminden de anlaşıldığı üzere, Cumhurbaşkanının “şerefi” korunmak istenmektedir.  Yasa hükmünün gerekçesinde “Cumhurbaşkanının Devleti temsil etmesi ve Anayasada belirtilen görev ve yetkileri göz önüne alınarak onun kişiliğine yöneltilen hareketin bir bakıma Devlet kuvvetleri aleyhine cürümlerden sayılması gerektiği düşüncesinden hareketle bu madde kaleme alınmış ve Cumhurbaşkanına karşı hakaret müstakil bir suç hâline getirilmiştir” denilmektedir. Ancak bu durum, demokrasi ve ifade özgürlüğü açısından eleştirilebilir.Cumhurbaşkanının şerefini koruma iddiası, eleştirilerin bastırılması ve muhalefetin susturulması için bir araç haline dönüşebilir. Örneğin, Uganda’nın eski diktatörü Idi Amin, iktidarında kendisine yönelik eleştirileri ağır cezalara tabi tutmuş ve bu sayede otoriter rejimini sürdürmüştür. Amin, devletin ve kendisinin “şerefi” için muhalefeti sindirerek, siyasi rakiplerini etkisiz hale getirmiştir.

Bu tür bir düzenleme, şeref ve saygınlık üzerinden ceza vermenin, toplumda gerçek bir demokratik kültür oluşturmak yerine korku ve sindirme stratejilerini beslediğini göstermektedir. Şeref, bireylerin ve toplumların özgürce ifade edebileceği düşüncelerin varlığıyla sağlanır; cezalandırma ile değil. İfade özgürlüğü, demokrasinin temel taşlarından biridir ve eleştirilerin, bir yönetimin hatalarını ortaya koyan önemli bir mekanizma olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle, Cumhurbaşkanına hakaret suçunun düzenlenmesi, ifade özgürlüğünü kısıtlayan bir araç olarak algılanmakta ve demokratik değerlere zarar vermektedir.

Cumhurbaşkanına Hakaret

Cumhurbaşkanına hakaret, serbest hareketli suç olup, hakaret içerikli sözler, imalı şarkılar, yazı, çizim, resim ve bunun gibi davranışlarla işlenebilir görüşü hakimdir.
Cumhurbaşkanına hakaret suçunun alenen işlenmesi halinde hükmedilecek ceza 1/6 oranında ayrıca arttırılacaktır. Suçun aleni olarak işlenmesi kapsamına, sosyal medya üzerinden yapılan hakaretler de dahil edilmektedir. Hakaret ise, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde bir fiil veya olgu isnat etmek; onur, şeref ve saygınlığın hedef alınması olarak kabul edilmektedir. Hakaretin yüze karşı ya da yoklukta işlenmesi arasında fark yoktur. Gıyapta hakaretin varlığı için belirli sayıda kişiyle ihtilat öğesi aranmadığından, failin bir kişinin duyabileceği şekilde yoklukta hakaret etmesi halinde de suçun oluştuğu kabul edilir.

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçunun Cezası

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu, hakaret suçundan ayrı bir bölümde düzenlenmiş olduğunda öngörülen ceza da hakaret suçuna kıyasla daha yüksektir.
  • TCK m. 299/1, Cumhurbaşkanına hakaret eden kişinin, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağına hükmetmiştir. alt sınır üst sınır ayrımı
  • TCK m. 299/2 hükmü ise, suçun nitelikli halini düzenler. Buna  göre, suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda biri oranında; basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde ise üçte biri oranında artırılır. hesapla
  • TCK m. 299/3 hükmünde ise, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlanmıştır.

Bununla beraber Cumhurbaşkanına hakaret suçuna yönelik olarak internet üzerinden araştırma yapan bir kesim hakaret sözcüğü yerine küfür sözcüğüyle arama yapmaktadır. Ancak küfür ve hakaret farklı kavramlardır. Küfür; inkâr, reddetmek, yok saymak, görmezlikten gelmek, hakaret gibi anlamlara gelir. Ceza yasasında sadece hakaret eylemleri için bir yaptırım öngörülmüştür. Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen kişinin inkar edilmesi, yok sayılması, görmezden gelinmesi için bir ceza verilmesi mümkün değildir.

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Şikayet

Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir.

Cumhurbaşkanının Devleti temsil etmesi ve Anayasada belirtilen görev ve yetkileri göz önüne alınarak onun kişiliğine yöneltilen hareketin bir bakıma Devlet kuvvetleri aleyhine cürümlerden sayılması gerektiği düşüncesinden hareketle bu madde kaleme alınmış ve Cumhurbaşkanına karşı hakaret müstakil bir suç hâline getirilmiştir.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu, takibi şikayete bağlı suçlar kategorisinde olmadığı gibi şikayetin geri alınması da mümkün değildir. Taraflar arasında uzlaştırma prosedürü uygulanması da imkansızdır.

Facebook, Twitter, İnstagram Üzerinden Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu

facebook, twitter, instagram gibi sosyal medya platformları üzerinden de Cumhurbaşkanına hakaret suçu işlenebilmekte ve genellikle ihbarlar burada yapılan paylaşımlar için yapılmaktadır.

Sosyal medya paylaşımı yoluyla Cumhurbaşkanına hakaret edilmesinin ise cezayı arttıran en nitelikli hal olduğu kabul edilir.

Bunun yanı sıra da ne yazık ki mevcut yasal durum ve uygulamada ifade özgürlüğünün ve bilhassa eleştiri özgürlüğünün sınırı ile hakarete varan eleştiri arasındaki ayrımın kriterleri tam olarak netleştirilmiş değildir.

Uygulamada Cumhurbaşkanına Hakaret suçunda tutuklama kararı verilebildiği görülmekte olmasına rağmen bu suçun katalog suçlara dahil değildir. Tutukluluk kararlarının tartışmalı olduğu ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına aykırı olduğu yönünde eleştiriler de yapılmış ve yapılmaktadır.

Bu suç nedeniyle açılan soruşturmalar, davalar ve verilen cezaların fazlalığına rağmen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun  2009/9-190 E., K.2009/253 K. sayılı 27.10.2009 tarihli kararında, “Genel hakaret ve sövme suçlarında olduğu gibi, Cumhurbaşkanına hakaret ve sövme suçunun oluşması için de; onun sosyal değeri konusunda kendisinin veya toplumun sahip olduğu düşünce ve duyguları sarsıcı fiil veya sıfatlar isnat veya izafe edilmelidir. Ne tür hareketlerin şeref ve itibarı ihlal edici olduğu, toplumda hâkim olan ortalama düşünüş ve anlayışa göre belirlenmelidir, bunu tayinde ölçü bireyin özel duyarlılığı değildir, bu itibarla basit bir saygısızlık hakaret ve sövme olarak nitelendirilemez.” şeklinde değerlendirme yapıldığı görülmelidir.

Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu Yargıtay Kararları

Sanığın yukarıda belirtilen tarihlerde kendi facebook sayfasında aynı suç kastıyla ve birden fazla kez Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını kastettiği açıkça anlaşılacak şekilde; katil, yezit, hapisten korktuğu için zulmeden, teröristleri besleyen gibi doğrudan Cumhurbaşkanını halk nezdinde küçük düşürücü, onur ve saygınlığını zedeleyici, isnatlarda bulunmak suretiyle AİHS ve hukuk düzenimizin koruduğu düşünce özgürlüğü kapsamında kalmayan, anlam ve içerik derinliğinden yoksun, sloganik tarzda aşağılayıcı ve hakaret kastıyla söylenmiş paylaşımlardan ibaret sanığın eyleminin Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturacağı gözetilmeden, 5237 Sayılı Kanun’un 299/1-2, 43/1 maddeleri uyarınca sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken beraat kararı verilmesi isabetli değildir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar: 2017/4807).

Sanıkların söyledikleri sabit olan “hırsız, katil …” şeklindeki sözlerin incitici, küçük düşürücü ve Cumhurbaşkanın toplum içindeki saygınlığını zedeleyici mahiyette olması nedeniyle hakaret vasfı taşıdığı gözetilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar : 2016/3618).

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olayda sanığın katılanı hedef alarak gazetede yazdığı “Tencere Tava Hep Aynı Hava!” adlı yazısında; “Diktatör Tayyip!”, “Valin Gezi Park’a dokunmayacağız dedi. Ama İstanbul’un mülki amiri yalan söyledi. Dolayısı ile sen yalan söylemiş oldun. ‘Yalancı Tayyip’ Diktatör Tayyip! Tencere tava hep aynı hava dediğin protesto seni kelle paça yapacaklar! Haberin olsun!” şeklindeki ve eleştiri niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi -Karar: 2017/9587).

Aleniyetin gerçekleşmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, aleniyet unsurunun oluşmayacağı baro odasındaki sözleri nedeniyle sanık hakkında cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen TCK’nın 299/2. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi – Karar: 2014/8838).

Olay tutanağı, CD inceleme tutanağı, sanık savunması ve tüm dosya kapsamına göre; asılsız ihbarı nedeniyle bulunduğu yere gelen kolluk görevlilerinin sanık hakkında işlem yapmak istemeleri üzerine, sanığın önce olay yerinde, akabinde doktor kontrolüne götürülürken polis aracında ve en son olarak da polis merkezine getirildiğinde hakaret içeren sözleri sarf etmesi şeklinde gerçekleşen olayda, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı suçun birden fazla işlenmesi nedeniyle TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin tatbiki gerektiği gözetilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile alt sınırdan ulaşılarak ceza tayin edilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar: 2017/4463).

Aynı konu ile ilgili aynı gün içinde kısa zaman aralıklarıyla attığı tweetlerle Cumhurbaşkanına hakaret içeren sözler sarfeden sanığın eyleminin tek suç oluşturduğu ve alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini gerekirken zincirleme suç olduğunun kabulü ile TCK’nın 43. maddesinin uygulanması hukuka aykırıdır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar: 2016/3475).

Sanığın facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde kendisine ait hesap üzerinden Cumhurbaşkanı hakkında “…onbir yıldır hep çaldım yine çalarım”, “rüşvetimi alır yaşarım”, “evde istiflemişim bir kaç milyar dolar onları sıfırlayacak .. gibi bir oğlum var”, “ulusum korkma pensilvanyadaki canavar, çalsa da bir bildiği vardır diyen seçmenim var şeklindeki herkese açık olarak yazılar paylaştığı anlaşılmakla, sanığın eylemi TCK’nın 299/1-2 maddesindeki şekli ile Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturmaktadır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi – Karar: 2017/953).

Bu kararlardan anlaşıldığı üzere en önemli kriterlerden biri yapılan paylaşımın ifade özgürlüğü kapsamında olup olmadığıdır. Yapılan paylaşımın cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı veya hangi paylaşımın cumhurbaşkanına hakaret içerdiği hususu somut olaya göre değişmektedir.  Bir diğer önemli kriter ise sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda dijital delillerin durumudur.

Cumhurbaşkanına hakaret suçu hakkında daha fazla karara buradan ulaşabilirsiniz.

Content Protection by DMCA.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir