Yazımızın konu olan ve geleneksel bir haksız kazanç yolu olmakla beraber bir ekonomik suç olan tefecilik suçu asırlardır farklı biçimlerde ve değişen hukuk sistemlerine adapte olarak varlığını sürdürmektedir. Ancak bununla beraber dijitalleşen ve bilgiye erişimin bu kadar yaygınlaştığı günümüzde bu geleneksel haksız kazanç yolunun bireylerin bilinçlendirilmesiyle ortadan kaldırabileceğinin mümkün olduğu da bir gerçektir.
Normal şartlarda sadece bilişimle bağlantılı yazılar yazmama rağmen bu hafta söz konusu bu geleneksel haksız kazanç yolu ile ilgili bir yazı yazmamım nedeni de ülkemizin de dünya ile paralel bir gelişim sağlaması için öncelikle geleneksel haksız kazanç yollarının önüne geçilmesi gerektiği gerçeğinin farkındalığının da sağlanmasıdır.
Ancak bununla beraber Google gibi arama motorlarının reklam ve anahtar kelime hizmetlerini kullanan tefecilerin de gün geçtikçe yaygınlaşmasından anlıyoruz ki tefecilik suçu da dijitalleşmeye elverişli olup, internet ve sosyal medya platformlarının güvenliğinin sağlanamaması ciddi suiistimaller de doğurabilecek niteliktedir.
Tefecilik dendiğinde çoğu insanın zihninde canlanan durum, birilerinin fahiş oranlarda faizlerle birilerine borç para vermesi ve paranın vaktinde ödenmemesi durumunda cebir, tehdit gibi yollarla geri almaya çalışmalarıdır.
Her ne kadar bizzat bu suçun içinde olanlar ve bu suç ile herhangi bir şekilde bağlantılı olanlar sıklıkla bankaları yasal tefecilikle itham etseler de, herkesçe bilinen bir durumdur ki; bankalar borçlularının üzerine silahlı kişileri göndererek canlarına kast etmezler, kişilerin kendisini veya yakınlarını öldürmekle tehdit etmezler, bünyelerinde suç geçmişi dudak uçuklatan kişileri bir takım eylemler için barındırmazlar. Zira bilindiği üzere tefeciler para kazanmak için her yolu meşru gören ve suç işlemeyi kendilerine meslek edinmiş, yaşamlarını bu yolla sürdüren kimselerdir. Bu nedenle asla bankacılık hizmeti veren kurum ve kuruluşlarla aynı kefeye konulmamalıdırlar.
İçindekiler
Tefecilik Suçu
Tefecilik suçu, ekonomik bir kazanç sağlama amacıyla ödünç para verilmesini bankalar nezdinde düzenleyen kanun koyucu, söz konusu bu ekonomik bir kazanç sağlama amacıyla ödünç para verilmesini yasa dışı yollarla yapılmasını suç kapsamına almıştır. Özetle bankacılık faaliyeti yürüten kurumlar haricinde olan kişi ve kurumların ekonomik kazanç sağlama amacıyla ödünç para vermesi tefecilik suçu kapsamındadır.
Yine tefecilik suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Topluma Karşı Suçlar başlıklı Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar Bölümünde düzenlenmiş olup, kanunda bulunduğu bölüm gereği, toplum yararı ve ekonomik durumun korunmasının amaçlamaktadır.
“Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”
Tefecilik Suçu Nasıl Oluşur?
Tefecilik suçunun oluşması için ilk önce kasıt gereklidir, yani kişi kazanç elde etme kastıyla ödünç para verdiği an tefecilik suçuna ilişkin olarak cezai sorumluluğu doğacaktır. Bu bağlamda para kazanma kastı ile para verilmiş olması suçun oluşması için yeterlidir. Bu nedenledir ki ödünç verilen paranın kazanç elde edilecek kısmı ile tekrar ödünç verene iade edilmesine gerek olmadığı gibi ödünç alan kişinin faizi ile geri ödeme yapıp yapmaması suçun oluşması için bir engel değildir.
Bunların yanında tefecilik faaliyetlerini gerçekleştiren kişiler genellikle ödünç para vererek ve misli ile geri alarak kazanç sağlamayı meslek veya bir gelir kaynağı haline getirseler dahi, kazanç sağlama amacıyla paranın bir kereye mahsus olarak ödünç verilmesi halinde de suç işlenmiş sayılmaktadır.
Tefecilik Suçunun Oluştuğu Haller
Bireylerin ekonomik sıkıntı içinde olduğu ve çeşitli nedenler veya çekincelerle bankalar aracılığıyla borç para alamadığı durumlarda tefeci olarak nitelendirilen kişilerde yasa dışı yollarla borç alması durumu yaygın olarak üç halde meydana gelmektedir. Bunlar; ödünç para vererek işlenen tefecilik suçu, senet kırdırma yoluyla işlenen tefecilik suçu ve kredi kartı (pos) tefeciliğidir.
Ödünç Para Verme Yoluyla İşlenen Tefecilik Suçu
Ekonomik sıkıntı içinde olan bireylere kendi istekleri ile ekonomik bir kazanç sağlama amacıyla doğrudan faiz uygulanarak ödünç para verilerek işlenmekte olup, verilen bu ödünç paranın ödünç paranın birden fazla yol ile verilmesi mümkündür. Verilen bu ödünç para genellikle elden teslim edildiği gibi nadiren havale ya da EFT yoluyla da verilebilir. Bununla beraber yasadaki düzenleme gereği tefecilik suçunun oluşması için ödünç verilen sadece para olabileceği gibi geri ödemenin para ile yapılması şart değildir.
Biraz açarsak ödünç altın verip, daha sonra yüksek faiziyle ödünç altın almak tam olarak tefecilik suçunu oluşturmadığı gibi ödünç para verip daha sonra yüksek faiziyle altınla geri ödeme alınması durumunda tefecilik suçu oluşmaktadır.
Senet Kırdırma Yoluyla İşlenen Tefecilik Suçu
Ekonomik sıkıntı içinde olan bireylerin, bir senet karşılığında ve senette belirtilen bedelden daha az bir miktar karşılığında devredilerek nakit paraya dönüştürülmesi ile işlenen bir tefecilik suçu tipi olup, bu senet kırdırma yoluyla işlenen tefecilik suçunda henüz vadesi gelmemiş olan bono veya senetler üzerinde belirtilen miktardan daha az miktar para karşılığında da başkasına devredilmektedir.
Bu durum tefecilik eylemlerini bir gelir kaynağı haline getiren kişilerce yapılsa da, senet devretmenin veya ciro etmenin hukuki sorumluluğunun bilincinde olmayan bireylerce de yapılmaktadır.
Biraz açarsak elinde gerçek bir borca dayalı bir senet bulunan ancak ekonomik yönden tahsil gücüne sahip olmayan kişiler yanlış yönlendirmelerle, gerçekten tefeciliği gelir kaynağı haline getiren kimselere senetlerini cirolamakta ve hiçbir şekilde maddi kazanç sağlamadıkları gibi bir de ciro ettikleri senetlerin keşideci tarafından tahsil edilemediği kişiden tahsil edilemediği kısım, kendilerinden tahsil edilmektedir.
Sonuç olarak; toplum bu konuda yeterince bilinçlendirilmediği için bir çok senet alacaklısı hem alacaklı oldukları senetlerin borçlusu durumuna düşmekte hem de bazı durumlarda tefecilik suçundan yargılanmaktadırlar.
Bu nedenle kişilerin bu konuda bilinçlendirilmesi ve tahsil gücüne sahip olmayan senet alacaklılarının sadece bankalar aracılığıyla bu şekilde bir alacaklarını tahsil etmelerinin kendileri için daha az riskli olduğunun anlatılması da tefecilik suçunun önüne geçilmesinde büyük öneme sahiptir.
Bunların yanında, iki tarafın da imzasıyla taraflardan birini diğerine belirli bir vadede ödeme yapma konusunda zorunlu kılan bir kıymetli evrak olan ve İspat belgesi olarak da nitelendirilen senetler, en eski hukuk belgelerinden biri olup, kökeni ise Roma Hukuku’na kadar dayanmaktadır. Bankacılık sistemlerinin bu kadar geliştiği günümüzde ise bu ilkel ve suiistimal edilmesi mümkün olan bu belgelerin halen ekonomik ve ticari yaşamda bu denli yaygın olması da ancak gelişime kapalı olmakla açıklanabilir.
Kredi Kartları Aracılıyla Tefecilik veya POS Cihazı Tefeciliği
Kredi kartı tefeciliği veya diğer adıyla POS tefeciliğinde ise geleneksel tefecilik eyleminin unsurlarının beraberine tefecilik suçu kredi kartları aracılıyla yani gerçekte alışveriş yapılmadığı halde kredi kartı ile para tahsilinde bulunulmasıyla işlenmektedir. Yöntem ise yasal dışı faizle borç para alacak olan kişinin kredi kartından çekilen paradan daha düşük bir miktarın tefeci tarafından kendisinin ödenmesi yoluyla işlendiği gibi, borç para veren kişi kredi kartından çektiği miktardan kendisine komisyon almaktadır. Yaygın örneği ise, borç para alan kişi tefeciye başvurarak 20.000 TL’ye borç almak istediğini belirtmektedir, ancak yasa dışı faizle borç veren kişi yani tefeci, kredi kartından 30.000 TL çekerek sadece 20.000 TL’yi borç alan kişiye vermektedir. Sonuç olarak 20.000 TL borç alan kişi bankaya 30.000 TL ödemek zorunda kalacaktır ve tefecilik suçunu işleyen kişi veya kişiler bankacılık sistemlerine bu şekilde kötüye kullanarak haksız bir kazanç elde etmektedir.
Sonuç Olarak
Tefecilik suçuna yönelik ve tefecilik suçuyla bağlantılı eylemler hem ülke ekonomisi için hem de bireylerin can ve mal güvenliği için büyük tehlike arz ettiği gibi, gerek geleneksel gerek teknolojik ödeme ve ispat yöntemlerini araç olarak kullanmaktadır. Bu nedenle toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi adına da hem kamu kurum ve kuruluşlarına hem de sivil toplum kuruluşlarına bir çok görev düştüğü gerçeğini kabul etmek doğru olacaktır.
En iyi avukat reklam yasağını çiğnemeyendir.