İçindekiler
Hileli İflâs Suçu
Hileli iflâs suçu, TCK Madde 161’de düzenlenen ve malvarlığına karşı işlenen bir ekonomik suçtur. Bu suç, tacirin iflasa karar verilmesinden önce veya sonra, alacaklılarının alacaklarının teminatını oluşturan malvarlığını hileli yollarla eksiltmesi veya gizlemesi şeklinde işlenir. Hileli iflâs suçunun cezası, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasıdır.
Hileli iflâs suçu, özel kast ile işlenen bir suçtur. Failin hileli tasarruflar yaparken malvarlığını eksiltme kastı taşıması gerekir. Failin alacaklıları zarara uğratma kastı taşıması ise yeterli değildir. Hileli iflâs suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Yani failin yukarıda sayılan hileli tasarruflardan herhangi birini yapması yeterlidir. Birden fazla hileli tasarruf yapılması halinde de tek bir suç oluşur.
Hileli iflâs suçu ile ilgili olarak TCK Madde 161’in gerekçesinde şöyle denilmektedir:
“Madde metninde, bir ticari faaliyet bağlamında malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Ancak, kişinin bu tasarruflar nedeniyle cezalandırılabilmesi için, iflasa karar verilmiş olması gerekir. Bu nedenle, iflas olgusunun gerçekleşmesi, bir objektif cezalandırılabilme şartı niteliği taşımaktadır.
Bu suçun faili, iflâsa tabi bir borçlu yani, tacir olabilir. Ancak, bir tüzel kişinin tacir olması durumunda, tüzel kişiliğin organ veya temsilcisi olan, tüzel kişi adına tasarrufta bulunan gerçek kişiler de suç faili olabileceklerdir.”
Ceza hukuku ile ilgili daha fazla yazımızı okumak için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Hileli İflas Suçunun Unsurları
Hileli iflâs suçunun oluşması için, şu unsurların gerçekleşmesi gerekir:
Failin tacir olması: Tacir, ticari işletmesini kısmen veya tamamen başkasına devretmiş olsa bile, ticari işletmeyi devralanın tacir sıfatını kazanması için ticaret siciline tescil ettirmesi gerektiğinden, devralanın tacir sıfatını kazanmadığı sürece devredenin tacir sıfatı devam eder. Tacirin tüzel kişi olması halinde, tüzel kişiliğin organ veya temsilcisi olan gerçek kişiler de suçun faili olabilir.
Failin malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunması: Hileli tasarruf, alacaklıların alacaklarının teminatını oluşturan malvarlığının kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması; malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi; gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi; gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi şeklinde gerçekleşebilir.
Failin iflasa karar verilmiş olması: Hileli iflâs suçu için objektif cezalandırılabilme şartı olan iflas kararı, Ticaret Mahkemesi tarafından verilir. İflas kararı verilmeden önce yapılan hileli tasarruflar da suçu oluşturur.
Hileli İflas Suçunda Etkin Pişmanlık (TCK 168)
Hileli iflas suçunda, failin veya suça iştirak eden kişinin bizzat kendisinin pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. Etkin pişmanlık, TCK’nın 168. maddesinde düzenlenmiştir.
Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, bazı şartların gerçekleşmesi gerekir:
- Zararın tamamen veya mümkün olduğu kadar aza indirilerek gerçekleştirilmesi gerekir. Kısmen geri verme veya tazminde, mağdurun rızası aranır.
- Etkin pişmanlığın kovuşturma başlamadan önce veya başladıktan sonra gösterilmesine göre cezada indirim oranı değişir. Kovuşturma başlamadan önce gösterilmesi halinde cezanın üçte ikisine kadarı, kovuşturma başladıktan sonra gösterilmesi halinde cezanın yarısına kadarı indirilir.
- Etkin pişmanlığın samimiyetine ve zararın tazmin edilen miktarına göre, hâkim takdir yetkisi kullanır.
AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.