İçindekiler
- 1 Suç Eşyasının Satın Alınması – Kabul Edilmesi Suçu
- 1.1 Suçun Hukuki Çerçevesi
- 1.2 Suçun Konusu
- 1.3 Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunun Unsurları
- 1.4 Gerekçeye Göre Suçun Tanımlanması
- 1.5 Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunun Cezası
- 1.6 Masum Kişilerin Bu Suçtan Yargılanma Riski
- 1.7 Suçun Sosyal ve Hukuki Boyutları
- 1.8 Avukat Desteği
- 1.9 Gizlilik
Suç Eşyasının Satın Alınması – Kabul Edilmesi Suçu
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 165. maddesinde düzenlenmiş olan, toplumda suç işleme yoluyla elde edilen kazançların meşrulaştırılmasının önüne geçmeyi amaçlayan bir suç tipidir. Bu suçun düzenlenmesindeki temel hedef, suçların toplumsal açıdan cazip bir kazanç yolu olarak görülmesini engellemektir. Kanun koyucu, suç eşyasının piyasaya sürülmesini ve böylelikle suç işleyen kişilerin bu yolla ekonomik kazanç elde etmesini önlemeyi amaçlamıştır. Bu makalede, TCK Madde 165 kapsamında düzenlenen suçun hukuki çerçevesi, gerekçesi ve uygulama alanı ele alınacaktır.
Suçun Hukuki Çerçevesi
Türk Ceza Kanunu’nun 165. maddesi, bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer malvarlığı değerini, bu suça iştirak etmeksizin satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişilere yönelik yaptırımları düzenlemektedir. Maddede belirtilen ceza, altı aydan üç yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezasıdır. Burada dikkat çeken nokta, suçun işlenmesine iştirak etmeyen ancak bu suçu takip eden süreçte suçtan elde edilen eşyayı piyasada tedavüle sokan veya kabul eden kişilerin cezalandırılmasıdır. Bu düzenleme, suç işleyerek elde edilen menfaatlerin yayılmasını ve bu yolla suçun cazip hale getirilmesini engellemek amacıyla getirilmiştir.
Suçun Konusu
TCK Madde 165’in uygulanabilmesi için suçun konusunu oluşturan şeyin ekonomik bir değere sahip olması gerekmektedir. Bu ekonomik değer, malvarlığına ilişkin her türlü değer olabilir ve bu değerlerin daha önce işlenmiş bir suçtan elde edilmiş olması zorunludur. Burada önemli bir husus, bu suçun yalnızca malvarlığına karşı işlenmiş suçlarla sınırlı olmamasıdır. Diğer bir deyişle, her türlü suçtan doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen ekonomik değerler bu suçun konusunu oluşturabilir.
Kısacası; suç eşyası, bir suçun işlenmesi sonucunda elde edilen veya suçun işlenmesinde kullanılan her türlü mal veya değerdir.
Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunun Unsurları
Bu suçun unsurları şunlardır:
Suç işlemek suretiyle veya dolayısıyla elde edilen malvarlığı değeri: Bu değer, herhangi bir ekonomik değer taşıyan ve piyasada tedavüle konulabilen her türlü eşya veya hak olabilir. Örneğin, hırsızlık, gasp, dolandırıcılık gibi suçlardan elde edilen para, altın, mücevher, araç, gayrimenkul gibi eşyalar veya kredi kartı, çek, senet gibi haklar bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu değerin elde edildiği suçun niteliği, cezalandırılabilirliği veya zamanaşımına uğraması önemli değildir. Bu suç yurt içinde veya yurt dışında işlenmiş olabilir.
Suça iştirak etmeksizin satma, devretme, satın alma veya kabul etme: Bu suçu işleyen kişi, elde edildiği suça katılmamış olmalıdır. Aksi halde, o suçun faili olarak cezalandırılır. Satma veya devretme fiili, malvarlığı değerinin karşılığında veya karşılıksız olarak başkasına verilmesidir. Satın alma veya kabul etme fiili ise, malvarlığı değerinin karşılığında veya karşılıksız olarak başkasından alınmasıdır. Bu fiillerin gerçekleşmesi için sözleşme yapılması gerekmez. Fiili gerçekleştiren kişi ile malvarlığı değerini elde eden kişi arasında bir karşılaşma olması yeterlidir. Bu suçu işleyen kişi, fiilini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmelidir. Ayrıca, malvarlığı değerinin suçtan elde edildiğini bilmeli veya bunu kolaylıkla anlayabilecek durumda olmalıdır. Eğer kişi malvarlığı değerinin kaynağını bilmiyorsa veya bilmemesi için haklı bir nedeni varsa bu suçu işlemiş sayılmaz.
Gerekçeye Göre Suçun Tanımlanması
TCK Madde 165’in gerekçesinde, bu suçun tanımlanmasındaki temel amacın, suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edilen menfaatlerin piyasada tedavüle konulmasının ve suç işlemenin bir menfaat temini açısından cazip bir yol olarak görülmesinin önüne geçmek olduğu belirtilmiştir. Bu bağlamda, kanun koyucu, suçtan elde edilen ekonomik değerlerin piyasada dolaşıma girmesini engellemek suretiyle suçtan elde edilen kazancın meşrulaştırılmasını önlemeyi hedeflemiştir.
Suçun Zamanaşımı ve Soruşturma Kapsamı
TCK Madde 165 kapsamında düzenlenen suçun konusunu oluşturan değerlerin elde edildiği suçun, zamanaşımına uğramış veya soruşturması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bir suç olması mümkündür. Hatta bu suç, yabancı bir ülkede dahi işlenmiş olabilir. Bu düzenleme, suçtan elde edilen ekonomik değerlerin herhangi bir şekilde piyasada dolaşıma girmesini engellemeyi amaçlayan geniş bir kapsam sunmaktadır. Bu durum, suçun niteliği ve suç işleyen kişilerin korunmasını önlemek amacıyla oldukça önemlidir.
Seçimlik Hareketler ve Çok Failli Suçlar
TCK Madde 165, seçimlik hareketli bir suç tipini düzenlemektedir. Suçun oluşması için suçtan elde edilen eşyanın kabul edilmesi veya satın alınması yeterlidir. Kabul olgusu, satın alma dışında başka bir hukuki işlemle, örneğin bağış veya kiralama yoluyla gerçekleşebilir. Bu nedenle, bu suç çok failli bir suç türüdür. Bir tarafta suçtan elde edilen eşyayı devreden, satan veya bağışlayan kişi bulunurken, diğer tarafta ise bu eşyayı kabul eden veya satın alan kişi yer almaktadır. Ancak, eşyayı satan kişi, aynı zamanda bu suçu işleyen kişi ise, ödünç verme, bağışlama veya satma fiili dolayısıyla ayrıca cezalandırılmayacaktır. Bu noktada, çok failli suçlarda, işlenen suç dolayısıyla faillerden birinin cezalandırılması veya cezalandırılmaması, diğer faillerin cezalandırılması üzerinde bir etki yaratmamaktadır.
Suçun Manevi Unsuru
Bu suç, doğrudan kastla işlenebileceği gibi, olası kastla da işlenebilir. Madde metninde “bilerek” ifadesinin kullanılmaması, suçun olası kastla da işlenebileceğini gösterir. Olası kast durumunda, fail suçun işlenebileceğini öngörmekte ve bu durumu kabullenmektedir. Dolayısıyla, suçun manevi unsuru, failin suçun konusunu oluşturan ekonomik değerin suçtan elde edildiğini bilmesi veya bilmesi gerektiği durumlarda oluşmaktadır.
TCK Madde 165, suç işleyerek elde edilen ekonomik değerlerin piyasaya sürülmesini engellemeye yönelik önemli bir hukuki düzenlemedir. Bu suç tipi, toplumda suçların cazip bir kazanç kaynağı olarak görülmesini engellemeyi amaçlamaktadır. Kanun koyucu, bu düzenleme ile suç eşyalarının piyasada dolaşıma girmesini ve böylece suç işlemenin bir menfaat temini yolu olarak algılanmasını önlemeye çalışmaktadır. Bu makalede, TCK Madde 165’in hukuki çerçevesi, gerekçesi ve uygulanma alanı ele alınarak, bu suçun toplumsal ve hukuki önemine dikkat çekilmiştir. Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, sadece suç işleyen kişilerin değil, aynı zamanda bu suçlardan elde edilen kazançları piyasaya süren kişilerin de cezalandırılmasını öngören kapsamlı bir düzenlemedir.
Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçunun Cezası
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi, bir suçun işlenmesi sonucunda elde edilen veya suçun işlenmesinde kullanılan mal veya değeri bilerek satın alan, kabul eden, saklayan veya başkasına veren kişiye verilen cezadır.
Bu suçun cezası altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezasıdır. Ayrıca, bu suça konu olan malvarlığı değerleri de müsadere edilir.
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, sadece fiili gerçekleştiren kişiye değil, aynı zamanda fiile iştirak eden kişilere de uygulanır. Örneğin, bir kişi suç eşyasını satın alan veya kabul eden kişiye yardım ederse veya onunla işbirliği yaparsa, o da suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan sorumlu tutulur.
Masum Kişilerin Bu Suçtan Yargılanma Riski
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, doğası gereği, kimi zaman masum kişilerin de bu suçtan yargılanmasına sebebiyet verebilecek niteliktedir. TCK Madde 165 kapsamında suçun manevi unsuru olan kastın varlığı önem arz ederken, bu unsurun yanlış değerlendirilmesi masum bireylerin haksız yere suçlanmalarına yol açabilir. Peki, masum bir kişi hangi hallerde bu suçtan yargılanabilir?
Öncelikle, bir kişi, suçtan elde edilen eşyayı bilmeden kabul etmiş veya satın almış olabilir. Örneğin, piyasa değeri oldukça düşük bir fiyata sunulan bir ürünü satın alan bir kişi, bu ürünün bir suçun sonucu olarak elde edildiğini bilmeyebilir. Bu durumda, kişinin niyeti tamamen masum olmasına rağmen, eğer suç eşyası olduğu ortaya çıkarsa, bu kişi hakkında dava açılabilir. Ancak, bu durumda kişinin suçu işlediğine dair yeterli delil bulunması ve bilerek bu eşyayı kabul ettiğinin ispatlanması gerekmektedir.
İkinci olarak, masum bir kişinin suçtan elde edilen malı kabul ederken bu malın suçla bağlantısını anlayamamış olması da mümkündür. Örneğin, bir tanıdığından hediye olarak aldığı bir eşyanın suçla elde edildiğini bilmeyen bir kişi, söz konusu eşyanın suçla bağlantısı ortaya çıktığında bu suçu işlediği iddiasıyla yargılanabilir. Bu tür durumlarda, failin niyeti ve suça dair bilgisi olmadığı ispat edilirse, kişi ceza almaktan kurtulabilir.
Üçüncü olarak, bu suçla ilgili olarak, failin olası kastla hareket ettiği durumlar da değerlendirilmektedir. Olası kast, kişinin suçun işlenebileceğini öngörüp bu durumu kabullenmesi anlamına gelir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, kişinin bu kabullenmenin farkında olup olmadığıdır. Yani, eğer bir kişi, şüpheli bir kaynaktan gelen bir malı kabul ettiğinde, bu malın suçtan elde edilmiş olabileceğini öngörüyorsa, bu durum onun olası kastla hareket ettiğini gösterir ve cezai sorumluluğu doğabilir. Buna karşın, bu öngörüyü yapamayacak durumda olan masum kişiler, bu kastı taşımadıklarını ispatlamalıdır.
Dördüncü olarak, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, malın devredilmesi veya satın alınması gibi hukuki işlemler yoluyla da işlenebilir. Bir malın devredilmesi sırasında gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi, masum kişilerin bu suça karışmasına neden olabilir. Özellikle taşınır ve taşınmaz malların devri sırasında, bu malların hangi yollarla elde edildiğinin araştırılması gerekmektedir. Eğer bir kişi, bir malı devralırken veya satın alırken gereken özeni göstermemişse, masum olmasına rağmen bu suça karışmış gibi değerlendirilebilir.
Bu tür durumlarda, masum kişilerin kendilerini savunabilmeleri için önemli olan nokta, suç eşyasını bilerek ve isteyerek kabul etmediklerini ispat etmeleridir. Ayrıca, bu malın suçtan elde edildiğine dair bir bilginin olmadığını veya olamayacağını göstermek de önemli bir savunma stratejisi olacaktır. Burada yargının dikkat etmesi gereken nokta, suçun maddi ve manevi unsurlarının tam anlamıyla gerçekleşip gerçekleşmediğinin titizlikle değerlendirilmesidir.
Suçun Sosyal ve Hukuki Boyutları
Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu, yalnızca faillerin cezalandırılmasına yönelik bir düzenleme olmanın ötesinde, toplumsal güvenliği sağlama ve suçların yayılmasını engelleme amacı taşır. Bu suç tipinde, suç işleyerek elde edilen kazançların piyasaya sürülmesini ve böylelikle suçun cazip bir kazanç yolu olarak görülmesini engellemek, toplumsal düzenin korunması açısından büyük önem taşır. Bununla birlikte, masum kişilerin de bu suça karışma riski, yargı mercilerinin titizlikle hareket etmesini gerektirir.
Toplumsal açıdan bakıldığında, bu suç tipi, suçtan elde edilen malların ticaretinin engellenmesi suretiyle, suçların teşvik edilmesinin önüne geçer. Suç eşyalarının piyasada dolaşımının önlenmesi, suç işleyen kişilerin kazanç elde etmelerini zorlaştırır ve bu durum suç oranlarının azalmasına katkı sağlar. Ayrıca, toplumsal güvenin sağlanması adına, suçtan elde edilen eşyaların kabul edilmesi veya satın alınmasının cezai yaptırımlarla karşılanması, kamu vicdanının korunması açısından da gereklidir.
Hukuki boyutta ise, bu suçun düzenlenmesinde amaçlanan, suçtan elde edilen kazançların meşrulaştırılmasının önüne geçmektir. Suç işleyen kişilerin bu yolla kazanç elde etmelerinin önlenmesi, suçların engellenmesi açısından kritik bir rol oynar. Bu suç tipinin kapsamlı bir şekilde düzenlenmiş olması, kanun koyucunun bu konuda ne denli ciddi olduğunun bir göstergesidir.
Ancak, her hukuki düzenlemede olduğu gibi, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda da masum kişilerin korunması ve haksız yere yargılanmalarının önüne geçilmesi büyük önem taşır. Bu bağlamda, yargı mercilerinin titizlikle çalışarak, suçun tüm unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice değerlendirmesi gerekmektedir. Böylelikle, hem toplumsal güven sağlanabilir hem de masum bireylerin hakları korunmuş olur.
Avukat Desteği
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.