İçindekiler
Zimmet Suçu Nedir? (TCK 247-249)
Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 247. maddesinde yer alan ve kamu görevlileri tarafından işlenen ekonomik bir suçtur. Kamu görevlisinin görevini kötüye kullanarak, kendisine emanet edilen ya da denetim ve koruma görevi verilen kamuya ait para, mal veya diğer değerleri zimmetine geçirmesi ile ortaya çıkar. Bu suçu işleyen kişi, kamu malını veya parayı kendine mal ederek hem kamu güvenini zedeler hem de devletin ekonomik çıkarlarına zarar verir. Bu nedenle, zimmet suçu, sadece bireyin değil, aynı zamanda toplumun tamamının menfaatlerini olumsuz etkileyen bir suçtur.
Zimmet suçu ile mücadele, kamu yönetiminin şeffaflığını ve dürüstlüğünü korumak adına büyük önem taşır. Zira bu suç, toplumda devlete duyulan güveni sarsarak, devletin otoritesini zedeler. Devlete karşı işlenen suçlar arasında yer alan zimmet suçu, kamu kaynaklarının doğru ve dürüst bir şekilde kullanılması gerekliliğine dikkat çeker.
1. Zimmet Suçunun Unsurları
Zimmet suçunun oluşabilmesi için çeşitli unsurların bir araya gelmesi gerekmektedir. Her suçta olduğu gibi zimmet suçunda da bazı temel unsurların varlığı aranır. Bu unsurların eksikliği durumunda zimmet suçu oluşmaz. Zimmet suçu, karma yapılı bir suçtur ve aşağıdaki unsurlara dayanır:
a. Failin Kamu Görevlisi Olması
Zimmet suçunu işleyebilecek kişiler, sadece kamu görevlileridir. Kamu görevlisi tanımı TCK’nın 6. maddesinde yer alır. Bu maddeye göre kamu görevlisi, kamusal bir görevi ifa eden ve bu görev sırasında kamu adına yetki kullanan kişidir. Ancak bu tanım yalnızca devlet memurları ile sınırlı değildir. Kamu görevlisi, belediye çalışanları, öğretmenler, doktorlar gibi çeşitli meslek gruplarını kapsar. Ayrıca, devletle doğrudan veya dolaylı şekilde bağlantılı olan, kamusal faaliyet yürüten kişiler de kamu görevlisi sayılır.
Kamu görevlisi olmayan bir kişinin zimmet suçunu işlemesi mümkün değildir. Bu sebeple zimmet suçunda failin belirlenmesi kritik öneme sahiptir. Örneğin, bir bankada çalışan özel sektör personeli, devlete ait bir malı veya parayı zimmetine geçirdiğinde bu suç oluşmaz; çünkü bu kişi kamu görevlisi değildir. Ancak, devletle iş birliği içinde çalışan, kamu adına mal toplayan veya bu malı yöneten özel sektör çalışanları, zimmet suçu işleyebilir. Bu husus, TCK 249. maddesi ile düzenlenmiştir.
Kamu görevlisi olma unsuru, zimmet suçunun diğer güveni kötüye kullanma suçlarından ayrılmasını sağlar. Diğer güveni kötüye kullanma suçlarında failin kamu görevlisi olması aranmazken, zimmet suçunda bu özellik şarttır.
b. Zimmete Geçirilen Malın Kamuya Ait Olması
Zimmet suçunun işlenebilmesi için zimmete geçirilen malın veya paranın kamuya ait olması gerekmektedir. Kamuya ait olmayan mallar, zimmet suçuna konu olamaz. Bu unsur, suçu diğer hırsızlık veya dolandırıcılık gibi malvarlığına karşı işlenen suçlardan ayırır. Kamu malı, devlete ait olan, devlet adına yönetilen veya denetlenen, kamu yararına kullanılan mallardır. Bu mal veya paralar, kamu görevlisinin sorumluluğunda olabilir.
Zimmete geçirilen mal, kamu görevlisinin görev süresi boyunca kendisine emanet edilen veya denetiminde olan mal ya da para olmalıdır. Örneğin, bir belediye çalışanının yönetiminde olan bir kamu binasına ait ekipmanları zimmetine geçirmesi, zimmet suçu olarak değerlendirilir. Bu durum, kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan yetkilerini kötüye kullanarak kamu malını haksız bir şekilde kendisine mal etmesi anlamına gelir.
Zimmete geçirilen mal veya para, fiziksel veya maddi bir değer olabileceği gibi aynı zamanda gayri maddi bir değer de olabilir. Örneğin, kamu görevlisi tarafından zimmete geçirilen bir hisse senedi veya başka bir finansal varlık da zimmet suçu kapsamına girer. Ayrıca, zimmet suçu yalnızca paranın zimmete geçirilmesiyle değil, herhangi bir kamu malının haksız şekilde kişisel menfaat sağlamak amacıyla kullanılmasıyla da işlenebilir.
c. Görev Nedeniyle Elde Edilen Mal veya Para
Zimmet suçu, kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan yetkileri kötüye kullanarak mal veya parayı zimmetine geçirmesiyle oluşur. Bu nedenle, zimmete geçirilen mal veya para, görev nedeniyle elde edilmiş olmalıdır. Eğer kamu görevlisi, görev süresi dışında elde ettiği malları zimmetine geçiriyorsa bu durum zimmet suçu sayılmaz. Görev dışında yapılan işlemler, zimmet suçu kapsamına girmez. Kamu görevlisinin, görev süresi boyunca kendisine emanet edilen ya da sorumluluğunda olan malı kötüye kullanarak haksız kazanç elde etmesi gereklidir.
Görev nedeniyle elde edilen mal veya para, zimmet suçu kapsamına alınabilmesi için belirli bir yetki çerçevesinde kamu görevlisine teslim edilmiş olmalıdır. Kamu görevlisinin mal veya para üzerinde denetim veya koruma yetkisi varsa, bu malların zimmete geçirilmesi zimmet suçunu oluşturur. Bu tür bir durumda kamu görevlisi, görevinden kaynaklanan yetkileri kullanarak malı zimmetine geçirir ve bu durum, zimmet suçunun oluşmasını sağlar.
d. Kasten İşlenme Unsuru
Zimmet suçu, kasten işlenen bir suçtur. Failin, zimmete geçirdiği mal veya parayı bilerek ve isteyerek kendisine mal etmesi gerekmektedir. Failin hareketi, haksız bir kazanç elde etme amacı taşımalıdır. Eğer fail, hata veya ihmal sonucu malı zimmetine geçirirse bu durumda zimmet suçu oluşmaz. Çünkü zimmet suçunun varlığı için failin, bilinçli ve kasti bir hareketle kamu malını veya parasını kendisine mal etmesi şarttır.
Bu durumda, failin kastı suçun temel unsuru haline gelir. Failin kamu malını kendi çıkarları doğrultusunda kullanma niyeti, zimmet suçunun cezalandırılmasına neden olur. Kast, suçun işlenmesinde en belirleyici faktördür ve failin niyeti suçun ciddiyetini belirler. Failin kasıtlı olarak hareket etmediği durumlar, zimmet suçu kapsamına girmez ve bu tür durumlar farklı suçlar veya ihmal olarak değerlendirilebilir.
2. Zimmet Suçunun Cezası
Zimmet suçu, TCK 247. maddesi uyarınca ağır yaptırımlara tabidir. Zimmet suçunu işleyen kamu görevlisi, kamuya ait malı veya parayı kendisine mal ettiği için cezalandırılır. Bu suçu işleyen kişiler, topluma ve devlete olan güveni zedeledikleri için ağır cezalara çarptırılırlar. TCK’da zimmet suçuna ilişkin cezalar, suçun niteliğine ve failin hareketlerine göre farklılık gösterir.
Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesi uyarınca cezalandırılır. Maddenin ilk fıkrasında, suçu işleyen kamu görevlisine verilecek temel ceza düzenlenmiştir. Buna göre, zimmet suçunu işleyen kişi, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak suçun işleniş biçimi ve diğer şartlara bağlı olarak cezada artırım yapılabilir.
a. Nitelikli Zimmet
Zimmet suçu, nitelikli hallerde daha ağır cezalara tabi tutulur. TCK 247/2’ye göre, zimmet suçunun açığa çıkmaması için hileli davranışlarda bulunulması, suçu nitelikli zimmet haline getirir. Bu durumda failin cezası yarı oranında artırılır. Örneğin, defterler üzerinde sahtecilik yapmak veya delilleri yok etmek gibi davranışlar nitelikli zimmet suçu kapsamına girer.
b. Etkin Pişmanlık Hükümleri
TCK 248. maddesinde etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiştir. Buna göre, zimmet suçu işleyen kamu görevlisi, suç ortaya çıkmadan önce zimmete geçirdiği malı iade ederse cezasında indirim yapılır. Eğer fail, suç ortaya çıktıktan sonra ancak hüküm verilmeden önce bu iade işlemini yaparsa yine cezasında indirim uygulanabilir. Ancak bu indirimin miktarı, failin pişmanlık gösterdiği aşamaya göre değişir.
3. Zimmet Suçunda Özel Hükümler
Zimmet suçu, kamu malına karşı işlenen suçlar arasında özel bir öneme sahiptir. Kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanarak kamuya ait mal veya parayı zimmetine geçirmesi, sadece devletin maddi varlıklarına zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal güveni de sarsar. Bu nedenle, zimmet suçuna ilişkin düzenlemelerde bazı özel hükümler getirilmiştir. Zimmet suçu, hem failin statüsü hem de suçun işleniş biçimi açısından diğer suçlardan farklılık gösterir. Bu başlık altında, zimmet suçuna özgü bazı önemli noktalar incelenecektir.
a. Zimmet Suçunun Faili Olarak Özel Sektör Çalışanları
Zimmet suçu, temelde kamu görevlileri tarafından işlenebilen bir suç olarak tanımlansa da, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 249. maddesi, bu suçu işleyebilecek kişilerin kapsamını genişletmiştir. TCK 249’a göre, kamu görevi yapmasa bile kamu adına mal veya para toplayan ya da kamu malını yöneten özel sektör çalışanları da zimmet suçunu işleyebilir. Bu durum, zimmet suçunun sadece devlet memurları veya belediye çalışanları gibi klasik kamu görevlileri tarafından işlenebileceği algısını ortadan kaldırır.
Örneğin, bir özel banka çalışanı, devlet adına toplanan vergileri veya kamu kurumlarına ait fonları yönetmekle görevlendirilmişse, bu kişi de zimmet suçunun faili olabilir. Eğer bu kişi, görevini kötüye kullanarak kamuya ait fonları zimmetine geçirirse, kamu görevlisi olmasa dahi zimmet suçundan yargılanabilir. Aynı şekilde, kamu adına para toplayan bir vakıf ya da dernek çalışanı, kamu kaynaklarını zimmetine geçirirse, bu kişi de zimmet suçundan sorumlu tutulabilir. Bu hüküm, kamu mallarının korunmasını ve kamuya ait değerlerin güvence altına alınmasını sağlamak amacıyla getirilmiştir.
Bu düzenleme, kamu malının korunmasını sadece devlet memurlarıyla sınırlı tutmayarak, özel sektörde çalışan bazı kişilerin de kamuya ait değerler üzerindeki sorumluluğunu artırır. Ayrıca, bu durum zimmet suçunun ekonomik boyutunu genişletir. Kamuya ait olan her türlü değerin, sadece kamu görevlilerinin değil, aynı zamanda bu değerleri yöneten ya da toplayan özel sektör çalışanlarının da sorumluluğunda olduğu vurgulanmış olur.
b. Görevden Uzaklaştırma ve Kamu Hizmetlerinden Men
Zimmet suçu işleyen kamu görevlilerine yönelik bir diğer önemli hüküm ise, bu kişilerin görevden uzaklaştırılması ve kamu hizmetlerinden men edilmesidir. Zimmet suçu, devletin güvenine karşı işlenen bir suç olduğundan, bu suçu işleyen kamu görevlilerinin görevde kalmaları, kamu güveni açısından büyük bir tehdit oluşturur. Bu nedenle, zimmet suçu işleyen kamu görevlileri, hüküm giymeleri durumunda görevlerinden uzaklaştırılabilirler.
Görevden uzaklaştırma cezası, zimmet suçunun işlenmesiyle birlikte kamu güveninin yeniden sağlanması amacıyla uygulanır. Bu ceza, hem kamu güvenini yeniden tesis etmeyi amaçlar hem de zimmet suçunu işleyen kişinin görevde kalarak suçu tekrarlamasının önüne geçer. Zimmet suçu işleyen bir kamu görevlisinin, görevine devam etmesi durumunda kamu güveni sarsılmaya devam edebilir ve kamu malı üzerindeki denetim zayıflayabilir. Bu nedenle, zimmet suçunun ortaya çıkmasıyla birlikte görevden uzaklaştırma cezası gündeme gelir.
Görevden uzaklaştırmanın yanı sıra, zimmet suçu işleyen kişiler, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca kamu hizmetlerinden men cezasına da çarptırılabilirler. Kamu hizmetlerinden men, kişinin belirli bir süre ya da süresiz olarak kamu görevlerinde çalışmasının engellenmesidir. Bu ceza, özellikle kamu mallarına karşı işlenen suçların toplum üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmayı ve kamu güvenini yeniden tesis etmeyi amaçlar.
Kamu hizmetlerinden men cezası, zimmet suçu işleyen kişinin yeniden benzer bir pozisyona gelerek aynı suçu işleme olasılığını ortadan kaldırmak için de önemlidir. Zimmet suçunu işleyen bir kamu görevlisinin, başka bir kamu kurumunda ya da benzer bir görevde çalışması, kamu güveni açısından büyük bir risk oluşturabilir. Bu nedenle, zimmet suçunun işlenmesi durumunda kamu hizmetlerinden men cezası devreye sokulur ve kamu güvenliği korunmuş olur.
c. Zimmet Suçu ve Kamusal Güvenin Yeniden Tesisi
Zimmet suçu, devletin ve kamu kurumlarının maddi varlıklarına zarar veren bir suç olmanın ötesinde, kamusal güveni zedeleyen bir suçtur. Kamu görevlilerinin, görevlerini kötüye kullanarak kamu malını zimmetlerine geçirmeleri, toplumsal güvenin sarsılmasına neden olur. Zimmet suçu, kamu malının korunması için vatandaşların devlete olan güvenini zayıflatır ve kamu kurumlarına olan saygıyı azaltır.
Bu nedenle, zimmet suçunun işlenmesi durumunda sadece cezai yaptırımlar uygulanmakla kalmaz, aynı zamanda kamusal güvenin yeniden tesis edilmesi için çeşitli önlemler alınır. Zimmet suçuna karşı getirilen ağır cezalar, hem suçun işlenmesini önlemeyi amaçlar hem de suçu işleyen kişilerin kamu görevlisi olarak itibarını zedeleyerek toplumda caydırıcılık sağlar.
Kamusal güvenin yeniden tesis edilmesi, zimmet suçu işleyen kişinin görevden uzaklaştırılması ve kamu hizmetlerinden men edilmesiyle birlikte, suça konu olan malların geri alınması ve kamuya iade edilmesi yoluyla da sağlanabilir. Bu süreçte, zimmete geçirilen malın değeri tespit edilerek failden tahsil edilir ve kamuya geri kazandırılır. Bu, zimmet suçu nedeniyle devletin uğradığı maddi zararın bir nebze olsun telafi edilmesini sağlar.
Kamu görevlileri, görevlerini yerine getirirken devlete olan güveni sürdürmekle yükümlüdürler. Zimmet suçunun işlenmesi, bu güvenin ihlaline yol açar ve toplumsal düzende büyük bir yara açar. Bu nedenle, zimmet suçuna karşı uygulanan cezai yaptırımlar ve alınan önlemler, sadece suçu işleyen kişiye değil, aynı zamanda toplumun devlete olan güvenini koruma amacı taşır.
Bilgilendirme Notu
Bu yazı, yasal haklarınızı öğrenmeniz ve bilinçlenmeniz amacıyla, sosyal sorumluluk bilinciyle ve toplumsal fayda gözetilerek hazırlanmıştır. Yazının iş elde etme amacı bulunmamaktadır. Ancak, okuduğunuz yazıyla ilgili herhangi bir hukuki sorununuz veya sorularınız varsa, aşağıdaki iletişim bilgilerimizden ya da İletişim Sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.
Gizlilik
Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.