AİHS, AYM ve AİHM Kararları Işığında Basın Özgürlüğü
Basın özgürlüğü, insanların söz ve düşüncelerini serbestçe ifade etme özgürlüğü kapsamında, kamuya bilgi edinme ve bunu derleyip yayma özgürlüğü içeren önemli bir insan hakkıdır. Bununla birlikte, basın özgürlüğünün çoğu ülkede mevcut olmasına rağmen, insanların ifade özgürlüğünün kısıtlanması gibi siyasi baskılar, insanların haber almak ve bilgi edinme haklarının sınırlanmasına neden olabilmektedir. Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), haber alma ve bilgi edinme özgürlüğünün kutsal ve insan haklarının temelini oluşturduğunu vurgulamıştır. AYM’nin kararları, basın özgürlüğünün anayasal bir hak olduğunu ve devletin basın özgürlüğünün karşısında tutum ve kısıtlamalarının çok dikkatli olması gerektiğini düzenlemiştir. AİHM ise, basın özgürlüğünün korunmasına ilişkin daha ayrıntılı kararlar vermiştir. AİHM tarafından verilen bir kararda, basın özgürlüğünün çoğulcu demokrasiler için çok önemli olduğu, bu özgürlüklerin korunmasının demokrasinin temel özelliği olduğu ve medya çalışanlarının güvencelerinin önemli bir şekilde arttırılması gerektiği belirtilmiştir. AİHM, basın özgürlüğünün ancak bireylerin özel yaşamlarının güvenliği, suç işlemeyi önleme ve devlet sırrının korunması gibi çıkar çatışmalarını dikkate alarak korunabileceğini vurgulamıştır. AİHM, basın özgürlüğünün siyasi rekabet, insanların düşüncelerini açıkça ifade etme hakkı ve kamuya bilgi edinme hakkının güvencesi olduğunu vurgulamıştır. Sınırlama veya kısıtlamaların sadece gerçek suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması gibi temel çıkarlarla ve devlet sırrının korunması gibi çok ağır durumlarla sınırlandırılması gerektiği belirtilmiştir. Son olarak, AİHM ayrıca, insanların haber alma ve bilgi edinme haklarının korunması için sınırlama veya kısıtlamaların çok titiz bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini öne sürmüştür. AİHM, basın özgürlüğünün siyasi rekabeti, siyasi katılımı ve kişisel görüşlerin ifadesini mümkün kılmasının, demokrasinin temel özellikleri olması nedeniyle, devletlerin bu özgürlükleri kısıtlamasının ancak çok özel durumlarda ve sınırlı olarak kabul edilebileceğini açıkça belirtmiştir.
Türk Anayasa Mahkemesi, basın özgürlüğünün güvencesi olarak kullanılan ulusal yasaların karşılaştığı durumların çoğunda basın özgürlüğünün önemli bir rol oynadığını onaylamıştır. AYM, ulusal mevzuatın özel durumlarda özelleşmediğini, basın özgürlüğünün kısıtlanmasına izin veren özel durumlar için zorunlu ve gerekli koşullar olduğunu kabul etmiştir. Buna göre, hükümetin basın özgürlüğünü kısıtlamak için yasalara başvurması gerektiğini, ancak bu durumların nispeten nadir olduğunu ve yeterli zorunlu koşulların mevcut olmadığı durumlarda bile basın özgürlüğünün temel bir özgürlük olarak korunması gerektiğini iddia etmiştir. Türk Anayasa Mahkemesi, basın özgürlüğünün temel bir insan hakkı olduğunu ve bu hakkın kullanılmasının kısıtlanmasına izin verilmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Yargıtay da, hükümetin basın özgürlüğünü kısıtlamak için kullanacağı yasaların çok sınırlı olması gerektiğine dikkat çekmiştir. Yasaların bu tür kısıtlamaların meşru amaçları için gerekli, uygun ve değerlendirilmesi gerekenkiler olduğu belirtilmiştir. Türk Anayasa Mahkemesi, darbe düzenleri veya kötü niyetli müdahalelerin basın özgürlüğünün kısıtlanmasına yol açmamasını da öngörmüştür. Yargıtay, ayrıca, medya özgürlüğünün kısıtlanmasına izin verilen durumlarda, bu kısıtlamaların terk edilebilir olmasının önemine dikkat çekmiştir. Yargıtay, özellikle, medya özgürlüğünün kısıtlanmasına izin verilen durumlarda, bu kısıtlamanın haklı gerekçelerin çoğunlukla söz konusu olduğu durumlarda göz önüne alınması gerektiğini vurgulamıştır. Türk Anayasa Mahkemesi ayrıca, hükümetin basın özgürlüğünü kısıtlamak için desteklenen ulusal mevzuatın haklı gerekçelerin açıkça belirtilmesi ve bunların doğrulanmasının gerektiğini de vurgulamıştır. Yargıtay, ulusal mevzuatın basın özgürlüğünü kısıtlamada kullanılması konusunda çok dikkatli olunması gerektiğini de belirtmiştir. Türk Anayasa Mahkemesi, basın özgürlüğü hakkındaki kararlarında, basın özgürlüğünün korunması gerektiğini ve hükümetin basın özgürlüğünü kısıtlamak için kullanacağı yasalarla haklı gerekçelerin açıkça belirtilmesinin gerektiğini de vurgulamıştır. Anayasa Mahkemesi, bu yasalarda basın özgürlüğünün kısıtlanmasına izin verilen durumlarda, çok sınırlı olması gerektiğini ve bu durumların terk edilebilir olmasının önemli olduğunu da vurgulamıştır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, (AİHM) insan haklarının korunması ve savunulması için uluslararası nitelikte bir mahkeme olarak kabul edilmektedir. Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde hakları güvence altına almak için kararlar vermektedir. Mahkemenin basın özgürlüğü ile ilgili bazı kararları mevcuttur. Mahkeme, basın özgürlüğünün temel haklar olarak kabul edildiğini ve ortaya çıkmasının önemli olduğunu vurgulamaktadır. Bu hakkın, hükümet ve diğer üst düzey yöneticilerin yanlış ya da yanlış yönetim yoluna gitmesine izin verilmemesine katkıda bulunacağını belirtmektedir. Basın özgürlüğünün korunması, çok partili demokratik sistemlerin sağlıklı işleyişinde önemli bir rol oynar. AİHM kararlarından biri, Böhmen v. Avusturya olmuştur. Karar, basın özgürlüğünün sınırlarının belirlenmesine ilişkindir. Böhmen, bir dergi yayımladı ve bu dergiye konu olan konular nedeniyle mahkemeye başvurdu. Mahkeme, Böhmen‘in dergisinde yayınlanan alıntıların uygun bulunmadığını ve bunun geçmiş döneme ait olan bir konu olduğunu belirledi. Buna ek olarak, mahkeme Böhmen‘i bu alıntılar nedeniyle hakaret ve kişisel iftiralara maruz bırakılmadığını ve bu nedenle mahkeme tarafından haklı bulunduğunu belirtti. AİHM‘in basın özgürlüğü ile ilgili diğer kararları arasında, Gazeteci/Yazar Vedat Şorli v. Türkiye kararı da bulunmaktadır. Bu karar, gazetecilerin kamu otoritelerine karşı sansür oluşturmamalarına ilişkindir. Mahkeme, gazetecilerin haberlerinde otoritelere karşı sansür oluşturmamaları, haberleri çarpıtmamaları ve diğer gazetecilerin kamu otoritelerini iftira etmemeleri gerektiğini belirtti. AİHM, basın özgürlüğünün özellikle de ilgili bir konu hakkında fikir özgürlüğünün de kapsandığını belirtmektedir. Herkesin, yargı, kamu otoriteleri veya toplumun diğer kurumları hakkında makul bir fikir veya görüş bildirmesinin serbest olması gerektiğini belirtmektedir. AİHM, basın özgürlüğünün kapsama alanının, ahlaki veya ahlaki olmayan her türlü konu hakkında bildirilerin ve görüşlerin korunmasını içerdiğini ifade etmektedir. Mahkemenin basın özgürlüğüyle ilgili kararları, basın özgürlüğünün özellikle de otoritelere karşı korunması gerektiğini göstermektedir. Güvenilir ve karşılıklı anlaşılır bir biçimde güvence altına alınması gereken bu hakkın korunması, özellikle gazetecilerin haber ve fikirlerini kamu otoritelerine karşı sansür oluşturmamalarını sağlar.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Türk Anayasa Mahkemesi (AYM), basın özgürlüğünün önemine vurgu yapmak ve bu özgürlüklerin korunmasını sağlamak için birçok kararı desteklemektedir. AİHM AYM, basın özgürlüğünün hükümetlerin siyasi iktidarlarının çıkarlarıyla çatışan söylemleri engellememesi gerektiğini savunmaktadır. Aynı zamanda, insan haklarının korunması konusunda olduğu gibi, basın özgürlüğünün de diğer haklarla ilişkili olduğunu vurgulamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), basın özgürlüğünün korunmasını öngören maddelere sahiptir. Bu maddeler, basın özgürlüğünü engellemeye yönelik yaptırımların öngörülmesini ve basınla ilgili konularda hükümetlerin baskı uygulamaktan kaçınmasını öngörmektedir. Bu maddeler, yasal önlemlerin kullanımının özgürlüklerin kısıtlanmasının bir sonucu olmamasını da güvence altına almaktadır. AİHM, bu madde ve kararlarının, basın özgürlüğünü korumaya yönelik olarak Türkiye’deki yasal çerçeveye uygun olarak uygulanmasını özellikle vurgulamaktadır.