Basın Özgürlüğü: Yasalar ve Sözleşmeler
Basın özgürlüğü, düşünce özgürlüğünün özel bir türü olmakla birlikte, günümüzde ayrı bir özgürlük kategorisi olarak tanımlanmakta ve yasalarca güvence altına alınmaktadır. Basının fikirleri açıklama ve yaymadaki etkinliği ve genişliği, ayrı bir ifade özgürlüğü hakkı olarak kabul edilmesini sağlamıştır. Aslında, 1982 Anayasası’nın 26. maddesi ifade ve fikirleri yayma özgürlüğünü, 28. maddesi ise basın özgürlüğünü kutsal saymaktadır. 28 inci maddesinin ilk iki fıkrasında “Basın hürriyeti sansüre tabi değildir. Basım fabrikası kurulması, ruhsat alınması veya mali teminat sağlanması şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber hürriyetini korumaya yönelik tedbirleri alır.”
Basın, fikirlerin özel bir ifade şeklidir, ancak basın özgürlüğü ifade özgürlüğünden ayrı bir kategoridir. Ülke hayatında insanlar düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri için gerçekleri ortaya çıkaracak, hatalar, yolsuzluklar, hukuksuzluklar ve çelişkiler su yüzüne çıkacak ve bu konudaki kamu yararı da demokratik bir hukuk devletinde insanların bu özgürlüğü kabul etmelerine yol açacaktır. Ülke baskısı ve korkusu altında yaşayan bir medya, kamuoyunu ve toplum çıkarlarını savunma görevini yerine getiremez. Bu nedenle basın özgürlüğü, basına tanınan bir ayrıcalık değil, kişi hakları gibi korunan bir hak olarak görülmektedir.
Çok sayıda anayasa, uluslararası beyanname ve sözleşme, ifade özgürlüğü ile birlikte basın özgürlüğünü de ele almaktadır. 1776’da Virginia Sivil Haklar Yasası’nın 12. Başlığı, basın özgürlüğünün yalnızca despotik hükümetler tarafından durdurulabilecek en güçlü özgürlük kalelerinden biri olduğunu ilan etti.
Basın Özgür Olmalıdır
2 Ocak 1961 tarihli ve 195 sayılı Basın İlan Kanunu, basın özgürlüğüne kısıtlamalar getiren kanun ve yönetmeliklerden birini oluşturmaktadır. Yasa, Demokratların basındaki uygulamalarına ve daha adil bir sistem taleplerine yanıt olarak kaleme alındı. Kanunun 49. maddesine göre, bu Kanuna veya bu Kanuna göre oluşturulan düzenlemelere veya gazetecilik etiğine uymayan gazete ve dergiler, iki aya kadar reklamlarını durdurma cezası ile cezalandırılır. Kanun’da yer alan gazetecilik etiği ilkeleri Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’nun 129 sayılı Kararı ile belirlenmiştir.
Bahsi geçen faktörlerin Türk medyasında basın özgürlüğü üzerindeki etkisi incelenirken bir kaynakla karşılaşıldı. Bu konuda bir yargıya varmak zor çünkü işe yaramıyor. Ancak Türkiye’de gazete çıkarmak çok para gerektiriyor ve gazete dağıtanlar da maddi gücü olanlar ve siyasi iktidar merkezleriyle iyi ilişkileri olan kişiler. n gereklidir. Türkiye’de gazete sahiplerinin ekonomik ve siyasi güce sahip ya da onlar tarafından desteklenen kişiler olması, gazetelerin iktidardakilerin görüşlerine yer vermesine neden olabilir. Türk gazetelerinin maliyetinin gazetelerin satış fiyatından yüksek olması, gazeteleri reklamcılar ve sermaye çevreleri lehine hareket etmeye zorlamaktadır.
Hükümetler Basına Baskı Yapmamalıdır
Özgürlük, başkalarının özgürlüğüne müdahale değildir. Örneğin paparazziler başkalarının özgürlüğünü gasp eder. İnsanların özel hayatlarını işgal ediyorlar. Basın, basın özgürlüğünü yanlış anlamış ve insanlara cehennemi yaşatmaktadır.
Basın ve haber alma özgürlüğü, kamu düzeninin, millî güvenliğin veya genel ahlakın korunması, kişi şeref, haysiyet ve hak ihlallerinin önlenmesi, suça teşvik veya adaletin tarafsızlığının sağlanması amacıyla kanunla sınırlanabilir.
Gazete, broşür ve dergilerin yayımı, yayımı, mali kaynakları ve gazetecilik mesleğine ilişkin şartlar kanunla düzenlenir. Kanunlar, haberlerin, fikirlerin ve kanaatlerin özgürce ifade edilmesini engellemek veya engellemek için siyasi, ekonomik, mali veya teknik kayıtlar dayatamaz.
Basın özgürlüğü, haber, fikir ve düşünceleri çoğaltmak suretiyle özgürce açıklama özgürlüğüdür. Bilgi ve fikirleri özgürce toplama, inceleme ve eleştiri yoluyla çoğaltma ve özgürce yayınlama ve dağıtma hakkını içerir.
“Herkes, tek başına veya toplu olarak, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet, resmi makamların müdahalesi olmaksızın bilgi veya fikir alma veya verme hürriyetini de içerir. Sağlanan bu alt bölümün radyo, televizyon, sinema ve benzeri yollarla yayınlanmasının lisanslı sisteme bağlanmayı engellemediğini beyan eder.
Basın özgürlüğüne atıfta bulunan ilk belgelerden biri olan 1789 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi, düşünce özgürlüğü ve düşüncenin ifadesi hakkında bir açıklama içeriyordu. Madde 11: “Düşünce, fikir ve kanaatlerin başkalarına özgürce ifade edilmesi en değerli insan haklarından biridir. Her yurttaş konuşmak, yazmak ve yayın yapmakta özgürdür.” denir. Dijital dünya, hükümetler ve şirketlerle bağlantı kurmak gibi amaçlar da dahil olmak üzere, giderek daha fazla insanın ihtiyaç duydukları bilgilere erişmesini sağlıyor. Bilgi güçtür; İnternet, dünya çapında 7 milyar insanı kelimenin tam anlamıyla güçlendirme potansiyeline sahiptir.