Dijitalleşen Dünya’da Suça Sürüklenen Çocuklar
İnternetin ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla bilişim alanında her geçen gün artan hızlı gelişmeler, insanların yaşam şeklini büyük oranda etkilemiştir. Özellikle internet kullanımının yaygınlaşmasıyla değişen sosyal yaşam, bilgiye erişimin kolaylaşması, ekonomik ilişkiler, eğlence tercihleri bunun en büyük göstergesidir.
İnternet kullanımının geçen 20 yıl içerisinde (2000-2020) dünya genelinde on kat artması ve günümüzde dünya genelinde üç milyarın üzerinde İnternet kullanıcısı olduğu göz önünde tutulduğunda, açık şekilde görüşmektedir ki, artık internet insanlar içim yalnızca bir araç değil, yeni bir yaşam alanıdır.
Elbette bu durumun daha kolay bir haberleşme, ifade özgürlüğü gibi birçok olumlu yönü olduğu gibi internet ortamının bazı kötü niyetli kişilerle suç işleme aracı olarak kullanıldığı da bir gerçektir. Bununla beraber artık bir yaşam alanı olan internet platformunda bulunanlar yalnızca yetişkin bireyler değil aynı zamanda çocuklardır.
Hatta Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizde: 6-10 yaş aralığındaki çocukların; yarısından fazlasının bilgisayar kullandığı, yarısına yakın bir kısmının internet kullandığı, 11-15 yaş arası çocukların; neredeyse hepsinin bilgisayar kullandığı, yarısından fazlasının internet kullandığı belirlenmiştir. Bu durumun en büyük nedeni ise internetin hayatımıza büyük oranda entegre olduğu bir dönemde olmamızla birlikte, çocukların küçük yaşlarda teknoloji ile tanışmasıdır.
Yaşamımızda ve toplumumuzun geleceğinde en önemli yere sahip olan çocuklar, internet teknolojilerinin ve onlar için faydalı, eğitici uygulamaların yanı sıra birçok olumsuz içeriğe de maruz kalmaktadırlar. Özellikle çocukların, yetişkin bireylere kıyasla daha savunmasız olmaları nedeniyle internet ortamında, olumsuz rol modeller alabilmekte ve zararlı eylemleri öğrenerek suça sürüklenebilmektedirler.
Bununla beraber günün büyük bir bölümünü odalarındaki kişisel bilgisayar, akıllı telefon, tabletleriyle geçiren çocukların, sosyal problemler ve sağlık problemleri yaşadığı bilinen ve belgelerle doğrulanmış bir gerçektir.
Ancak her ne kadar internet üzerinde olumsuz içeriklere maruz kalsalar ve onlar için olumsuz bir kişilik gelişimine neden olacak kişileri rol model alma gibi tehditler mevcut olsa da çocukların tamamen internette koparılması benim kişisel görüşüme göre de doğru olmadığı gibi mümkün de değildir.
Özellikle Covid 19 salgını veya başka bir deyişle pandemi nedeniyle çocukların eğitim ve öğretimlerine internet üzerinde çevrimiçi sistemler aracılığıyla devam edebilmesini sağlamasından da görüyoruz ki doğru kullanıldığında internet teknolojileri çocuklar için büyük bir yarar sağlamaktadır. Bu nedenle öncelikli olarak yapılması gereken şey, çocukların internet üzerinde maruz kalabileceği tehditleri doğru analiz etmek, gerekli önlemleri almak ve en önemlisi de onları bu konuda bilinçlendirmektir.
Suça Sürüklenen Çocuk
Yasal düzenlemelerimizde çocuk kavramı; başka suretle ergin olsa bile “henüz 18 yaşını doldurmamış kişi” olarak kabul edilmektedir. Suç işlediği iddia edilen çocuk için de yargılama sürecinde “suça sürüklenen çocuk” olarak ifadesi kullanılmaktadır. Bunun nedeni ise yaş küçüklüğünün, kusur yeteneğini azaltan veya ortadan kaldırması ve çocukların işledikleri suçlar nedeniyle yargılanmasında, suç işleyen çocuğu da koruyan bir anlayışa sahip olmasıdır. Bu nedenle yazımız sadece çocukları değil özellikle ergen bireyleri kapsamakta ve dijitalleşen dünyada çocukların ve ergin bireylerin hangi oranlarda suça sürüklendiklerini açıklamaktadır.
İnternette Suça Sürüklenen Çocuklar
Dünyada ve ülkemize henüz yeterince güvenli bir internet ortamının sağlanamamış olması, çocukların internette gerçekleştirdiği eylemlerden hangilerinin suç teşkil edip etmediği konusunda yeterince bilinçlendirilmemiş olması, çocukların internet üzerinden ve yine internet yoluyla işlenebilen suçların nasıl işlendiğini öğrenmeleri nedeniyle ergin olmayan bireylerce internet üzerinden birçok suç türü işlenebilmektedir.
İnternet üzerinden ergin olmayan bireylerce işlenen suçlar ise sadece siber zorbalık eylemi olarak tanımlanan hakaret, tehdit gibi suçlarla sınırlı olmayıp, bununla beraber; kötü amaçlı yazılım geliştirme, kullanma, hackleme veya daha basit ve yaygın bir yöntem olan oltalama saldırıları da ergin olmayan bireylerce gerçekleştirilebilmektedir.
İnternet üzerinden işlenen suçlar kapsamında hakkında yasal süreç işlem başlatılan kişiler arasında, 18 yaş altındaki ergin olmayan bireylerin veya diğer bir söyleyişle suça sürüklenen çocukların da mevcut olduğu verilerle doğrulanmış bir gerçektir.
Hangi eylemlerin suç olduğunu ve bunun sonuçlarını yetişkin bireyler kadar iyi kavramamış olan çocukların bu konuda erken yaşlardan itibaren bilinçlendirilmemesi nedeniyle çok çeşitli siber suçları işlemeleri günümüzde ciddi ihtimaller arasında olduğundan, önleyici çalışmaların yapılması büyük bir öneme sahiptir.
Bununla beraber özel hayatın gizliliğine, kişisel verilere yönelik suçlar, finansal siber suçlar ve DDoS saldırıları, küçük işletmelere, şirketlere ve bireysel hedeflere yönelik siber saldırılar ise genellikle yirmili yaşlarının başlarındaki genç bireylerce yapılmaktadır.
Bu durumdan da anlıyoruz ki erken dönemlerde suç ve suçun sonuçları hakkında yeterince bilinçlendirilmemiş bireylerin çok kısa bir zaman sonra daha nitelikli bilişim suçlarını işleme ihtimalleri de mevcuttur.
Gerekli Önlemlerin Alınmaması Durumunda Olası Sonuçlar
İşlenen bir siber suç nedeniyle soruşturma açılması ve savcılık talimatıyla kolluk kuvvetlerinden gelen bir arama emri, mahkemece verilebilecek olası bir tutuklama, para cezası veya hapis cezası en iyi ihtimalle de internet erişimini kısıtlayan bir mahkeme kararı ihtimaller arasındadır.
Bu olumsuz ihtimaller de çocuğun geleceğini, eğitim ve kariyer beklentilerini ciddi şekilde etkileyebilecek bir adli sicil kaydına neden olabilecektir.
Çocukların İnternette Güvende Kalmaları İçin Yapılması Gerekenler
Çocuklar veya ergin olmayan bireyler internet üzerinde yaptığı eylemlerin siber zorbalık veya siber suç olduğu konusunda yeterince bilgi sahibi olmayabilirler. Hatta herhangi bir suça dâhil olmalarının geleceklerini nasıl etkileyeceğinin dahi yeterince farkında olmayabilirler
Bu nedenle çocukların erken yaşlardan itibaren, interneti nasıl kullanmaları gerektiği hakkında, internet üzerinde yapılan birçok zararlı eylemin çeşitli suçlara karşılık geldiği hakkında bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Hangi davranışların siber zorbalık ve siber suç olarak tanımlandığının da özellikle ergin olmayan tüm bireylere anlatılması ve bu konuda farkındalık kazanmaları adına da ebeveynlere ve eğitim kurumlarına çok büyük görevler düşmektedir.
Ebeveynlere Düşen Görevler
Bir bilişim suçu nedeniyle suça sürüklenen çocukların neredeyse tamamı ailesi ile beraber yaşamaktadır. Bu nedenle istisnasız her ebeveyn çocuklarının geleceği için bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
Çocuklar bir zaman sonra teknolojiyi kullanma konusunda anne veya babasından daha fazla şey bildiğini düşünmeye başlayabilir hatta bu doğru da olabilir, ancak yine de ebeveynler de teknolojik gelişmeleri takip etmeli ve bildiklerini çocuklarıyla tartışmalı, onları bu konuda bilinçlendirmelidirler.
Özellikle çocuklar belli bir teknolojik bilgi birikimine sahipse, başka kişilerin veya şirketlerin web sitelerindeki gizli bilgilere erişmeyi denemek isteyebilirler. O nedenle de çocuklara bu tip yasa dışı eylemlerin tehlikeleri ve sonuçları da açıklanmalıdır.
Kurum ve Kuruluşlara Düşen Görevler
Resmi ve Sivil Toplum Kuruluşlarınca, çocukların ve ergin olmayan bireylerin vizyonlu ve kontrollü internet kullanımının sağlanması amacıyla bilinçlendirici çalışmalara daha fazla ağırlık verilmesi büyük öneme sahiptir.
Bununla beraber, çocukların veya ergin olmayan bireylerin; teknolojiye olan ilgisini, kodlama ve diğer bilgisayar becerilerini gelecekteki kariyerleri için kullanmalarının önünün açılması amacıyla kurumlarca fırsatlar da sunulmalıdır.
En önemlisi de sadece yaptırım ve cezalandırma korkusuyla, çocukların internette suça sürüklenmelerinin önüne geçilemeyeceği düşüncesinin doğrulunu kabul etmek gerekmektedir. Bu nedenle, çocukların internet ortamında suça sürüklenmelerini önlemek, onları bu konuda bilinçlendirmek adına daha fazla sosyal sorumluluk projesine ihtiyaç duymaktayız.
Bizler de sivil toplum kuruluşlarıyla ve dâhil olduğumuz bilişim platformlarıyla gerçekleştirdiğimiz sosyal sorumluluk projelerinde, bu gerçeği her fırsatta belirterek, önce bir vatandaş sonra hukukçu olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.