İçindekiler
- 1 Ticari Sözleşmelerdeki Yaygın Hatalar
- 1.1 Sözleşmenin yazılı olmaması
- 1.2 Sözleşmenin taraflarını, konusunu ve amacını net bir şekilde tanımlamamak
- 1.3 Sözleşmenin eksik veya belirsiz olması
- 1.4 Sözleşmenin süresini, feshini ve yenilenmesini belirtmemek
- 1.5 Sözleşmenin standart veya şablon olması
- 1.6 Sözleşmede hak ve yükümlülükleri, sorumlulukları ve yaptırımları açıkça belirlememek
- 1.7 Sözleşmeyi imzalamadan önce hukuki danışmanlık almamak
Ticari Sözleşmelerdeki Yaygın Hatalar
Ticari sözleşmeler, işletmeler arasındaki ilişkileri düzenleyen ve hak ve yükümlülükleri belirleyen hukuki belgelerdir. Ticari sözleşmeler, işletmelerin karlılığını, rekabet gücünü ve itibarını etkileyebileceği için büyük önem taşımaktadır. Ancak ticari sözleşmelerin hazırlanması ve yorumlanması sırasında bazı yaygın hatalar yapılabilmektedir. Bu hatalar, işletmelerin zarara uğramasına, anlaşmazlıklara ve davalara yol açabilmektedir. Bu yazıda, ticari sözleşmelerde yapılan yaygın hataları ve bunların nasıl önlenmesi gerektiğini ele alacağız.
Ticari sözleşmelerde yapılan yaygın hatalardan bazıları şunlardır:
Sözleşmenin yazılı olmaması
Ticari hayatta sıkça karşılaşılan bir sorun, taraflar arasında yapılan sözleşmelerin yazılı olmamasıdır. Bu durum, sözleşmenin içeriği, kapsamı ve şartları konusunda anlaşmazlıklara yol açabilir. Ayrıca, sözleşmenin yazılı olmaması, sözleşmenin kanuni geçerliliği ve delil değeri açısından da bazı riskler taşımaktadır.
Ticari sözleşmelerin yazılı olması, tarafların hak ve yükümlülüklerinin net bir şekilde belirlenmesi ve kanıtlanması açısından önemlidir. Yazılı olmayan sözleşmeler, taraflar arasında anlaşmazlıklara ve ispat güçlüklerine neden olabilmektedir. Bu nedenle, ticari sözleşmelerin yazılı olarak yapılması ve imzalanması tavsiye edilmektedir.
Sözleşmenin yazılı olmamasının en önemli sakıncası, sözleşmenin içeriğinin belirlenmesinde güçlük çekilmesidir. Taraflar arasında yapılan sözleşme, sözlü veya davranışlarla ifade edilebilir. Ancak, bu şekilde yapılan sözleşmelerde, tarafların iradelerinin ne olduğu, hangi hak ve yükümlülükleri üstlendikleri, hangi koşullarda sözleşmeden dönebilecekleri veya sözleşmeyi feshedebilecekleri gibi hususlar net olarak ortaya konulamayabilir. Bu da, tarafların haklarını korumakta ve talep etmekte zorlanmalarına neden olabilir.
Sözleşmenin yazılı olmamasının bir diğer sakıncası da, sözleşmenin kanuni geçerliliği ve delil değeri açısından sorun yaratmasıdır. Bazı sözleşme türleri için kanunlar, yazılı şekil şartı koymaktadır. Örneğin, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi veya kira sözleşmesi gibi. Bu tür sözleşmelerde yazılı şekil şartı bulunmadığı takdirde, sözleşme geçersiz sayılır ve tarafların hakları korunamaz. Ayrıca, yazılı şekil şartı bulunmayan sözleşmelerde, tarafların iddia ve savunmalarını ispat etmek için delil sunmakta güçlük çekebilirler. Çünkü, yazılı belge dışında kalan deliller (tanık, bilirkişi, keşif vb.), mahkemeler tarafından daha zayıf deliller olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenlerle, ticari hayatta yapılan sözleşmelerin yazılı olması hem tarafların haklarını korumak hem de anlaşmazlıkları önlemek açısından büyük önem taşımaktadır. Yazılı sözleşme yapmak için profesyonel bir hukuk desteği almak da faydalı olacaktır. Böylece, sözleşmenin hukuka uygun ve tarafların menfaatlerine göre hazırlanması sağlanabilir.
Sözleşmenin taraflarını, konusunu ve amacını net bir şekilde tanımlamamak
Ticari sözleşmelerde yapılan yaygın hatalardan biri de sözleşmenin taraflarını, konusunu ve amacını net bir şekilde tanımlamamaktır. Bu hata, sözleşmenin geçerliliğini ve uygulanabilirliğini etkileyebilir. Ayrıca, taraflar arasında anlaşılmazlık, çelişki veya ihtilaf yaratabilir. Bu nedenle, ticari sözleşmelerde aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir:
Sözleşmenin tarafları, tam adları, unvanları, adresleri ve vergi numaraları ile belirtilmelidir. Tarafların yetkili temsilcileri de imza sirkülerleri veya vekaletnameleri ile gösterilmelidir. Taraflar arasında bir tüzel kişi varsa, tüzel kişiliğin kuruluş belgeleri ve ticaret sicil kaydı da eklenmelidir.
Sözleşmenin konusu, tarafların yapacakları işin niteliğini, kapsamını ve özelliklerini açıkça ifade etmelidir. Sözleşmenin konusu belirsiz veya muğlak olursa, sözleşme geçersiz sayılabilir veya yorumlanmasında güçlük çıkabilir. Sözleşmenin konusu ile ilgili teknik terimler veya kısaltmalar kullanılıyorsa, bunların anlamları da sözleşmede açıklanmalıdır.
Sözleşmenin amacı, tarafların sözleşmeden ne beklediklerini ve ne elde etmek istediklerini ortaya koymalıdır. Sözleşmenin amacı ile ilgili olarak tarafların hak ve yükümlülükleri de detaylı bir şekilde belirtilmelidir. Sözleşmenin amacı ile uyumlu olmayan veya sözleşmenin ruhuna aykırı olan hükümler sözleşmede yer almamalıdır.
Ticari sözleşmelerde tarafları, konuyu ve amacı net bir şekilde tanımlamak, hem tarafların menfaatlerinin korunması hem de iş ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için önemli bir husustur. Bu nedenle, ticari sözleşmeler hazırlanırken veya imzalanırken bu noktalara dikkat edilmesi gerekmektedir.
Sözleşmenin eksik veya belirsiz olması
Ticari hayatta, taraflar arasında yapılan sözleşmeler, ticari ilişkilerin temelini oluşturur. Sözleşmeler, tarafların hak ve yükümlülüklerini belirler, ihtilafları önler veya çözer, ticari güveni sağlar. Ancak, sözleşmelerin hazırlanması ve imzalanması sırasında yapılan hatalar, taraflar için ciddi sorunlara yol açabilir. Bu hatalardan biri de sözleşmenin eksik veya belirsiz olmasıdır.
Ticari sözleşmelerin içeriğinin eksik veya belirsiz olması, tarafların hak ve yükümlülüklerinin tam olarak anlaşılamaması veya farklı şekillerde yorumlanması sonucunu doğurabilmektedir. Bu durum da taraflar arasında ihtilaflara ve uyuşmazlıklara sebep olabilmektedir. Bu nedenle, ticari sözleşmelerin kapsamlı, açık ve net bir şekilde hazırlanması gerekmektedir.
Sözleşmenin eksik veya belirsiz olması, sözleşmede tarafların kimlik bilgilerinin, sözleşme konusunun, süresinin, bedelinin, ödeme şeklinin, fesih şartlarının, uygulanacak hukukun ve yetkili mahkemenin gibi temel unsurların yeterince açık ve net olarak belirtilmemesi anlamına gelir. Bu durumda, sözleşme geçerli olmakla birlikte, taraflar arasında anlaşmazlıklara sebep olabilir.
Örneğin, sözleşmede bedelin miktarı veya hesaplanma yöntemi belirsiz ise, taraflar arasında ödeme konusunda ihtilaf çıkabilir. Ya da sözleşmede fesih şartları net olarak tanımlanmamış ise, taraflardan biri sözleşmeyi haksız yere feshettiğinde, diğer tarafın zararını nasıl talep edeceği sorun olabilir. Ya da sözleşmede uygulanacak hukuk ve yetkili mahkeme belirtilmemiş ise, taraflar arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların hangi hukuka ve hangi mahkemeye göre çözüleceği belirsiz kalabilir.
Bu nedenle, ticari sözleşmelerde yaygın hatalardan biri olan sözleşmenin eksik veya belirsiz olması durumundan kaçınmak için, tarafların sözleşme hazırlarken veya imzalarken dikkatli olması gerekir. Sözleşmenin tüm unsurlarının açıkça yazılması, karşı tarafın kimliğinin doğrulanması, sözleşme konusunun net olarak tanımlanması, süre, bedel, ödeme şekli gibi hususların detaylı olarak belirlenmesi, fesih şartlarının ve müeyyidelerin açıkça sıralanması, uygulanacak hukukun ve yetkili mahkemenin seçilmesi gibi önlemler alınmalıdır.
Sözleşmenin eksik veya belirsiz olması durumunda uygulanacak hukuki sonuçlar ise şunlardır:
– Sözleşme geçerlidir ancak eksik veya belirsiz olan hususlar borçlar kanunu veya diğer kanunlarda yer alan genel hükümlere göre tamamlanır veya yorumlanır.
– Eksik veya belirsiz olan hususlar tarafların iradelerine uygun olarak doldurulur veya açıklığa kavuşturulur.
– Eksik veya belirsiz olan hususlar taraflar arasındaki önceki ilişkilere veya ticari teamüllere göre değerlendirilir.
Sözleşmenin süresini, feshini ve yenilenmesini belirtmemek
Ticari hayatta sıkça karşılaşılan bir sorun, sözleşmelerin süresini, feshini ve yenilenmesini belirtmemek veya yeterince açık ve net belirtmemektir. Bu durum, taraflar arasında anlaşmazlıklara, hukuki ihtilaflara ve zararlara yol açabilir. Bu yazıda, ticari sözleşmelerde süre, fesih ve yenileme hükümlerinin önemini ve nasıl düzenlenmesi gerektiğini açıklamaya çalışacağız.
Sözleşmenin süresi, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinin ne kadar süreyle devam edeceğini gösterir. Süre, sözleşmede belirli bir tarih veya olay olarak gösterilebilir. Örneğin, “Bu sözleşme 1 Ocak 2023 tarihinde başlar ve 31 Aralık 2023 tarihinde sona erer.” veya “Bu sözleşme, taraflardan birinin iflas etmesi veya tasfiye edilmesi halinde sona erer.” şeklinde ifade edilebilir. Süre, sözleşmede belirtilmediği takdirde, genel hükümlere göre belirlenir. Ancak bu durumda, tarafların süreye ilişkin beklenti ve yorumları farklı olabilir. Bu nedenle, sözleşmenin süresinin açıkça belirtilmesi tavsiye edilir.
Sözleşmenin feshi, tarafların sözleşmeyi sona erdirmek istemesi durumunda izleyecekleri yolu gösterir. Fesih, sözleşmede öngörülen şartların gerçekleşmesi veya tarafların karşılıklı anlaşması ile yapılabilir. Örneğin, “Taraflardan biri, diğer tarafın sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde, ihlalin giderilmediği yazılı bildirimden itibaren 30 gün içinde sözleşmeyi feshedebilir.” veya “Taraflar, herhangi bir zamanda karşılıklı olarak sözleşmeyi feshedebilirler.” şeklinde ifade edilebilir. Fesih, sözleşmede belirtilmediği takdirde, genel hükümlere göre yapılabilir. Ancak bu durumda, tarafların feshe ilişkin hak ve yükümlülükleri belirsiz olabilir. Bu nedenle, sözleşmenin fesih şartlarının ve sonuçlarının açıkça belirtilmesi tavsiye edilir.
Sözleşmenin yenilenmesi, tarafların sözleşmenin bitiminden sonra devam etmek istemesi durumunda uygulanacak kuralları gösterir. Yenileme, sözleşmede öngörülen şartların yerine getirilmesi veya tarafların karşılıklı anlaşması ile yapılabilir. Örneğin, “Bu sözleşme, bitim tarihinden en az 30 gün önce yazılı olarak bildirimde bulunulması şartıyla otomatik olarak bir yıl daha uzatılır.” veya “Bu sözleşme, tarafların herhangi bir zamanda karşılıklı olarak yenilemek istemesi halinde yenilenebilir.” şeklinde ifade edilebilir.
Sözleşmenin standart veya şablon olması
Ticari sözleşmelerin standart veya şablon olarak kullanılması, tarafların özel durumlarını veya ihtiyaçlarını yansıtmaması nedeniyle sorunlara yol açabilmektedir.
Ticari hayatta sıkça karşılaşılan bir durum, tarafların sözleşme yaparken standart veya şablon sözleşmeler kullanmasıdır. Bu sözleşmeler, genellikle bir tarafın hazırladığı ve diğer tarafın kabul ettiği, tarafların özel durumlarına göre değiştirilmeyen veya az değiştirilen metinlerdir. Bu şekilde sözleşme yapmanın avantajı, zaman ve maliyet tasarrufu sağlamasıdır. Ancak, bu sözleşmelerin dezavantajları da vardır. Bu yazıda, standart veya şablon sözleşmelerin ticari ilişkilerde yaratabileceği sorunlara değineceğiz.
Standart veya şablon sözleşmelerin en büyük riski, tarafların sözleşmenin içeriğini tam olarak anlamaması veya okumamasıdır. Bu durumda, taraflar arasında hak ve yükümlülükler konusunda uyumsuzluklar ortaya çıkabilir. Örneğin, standart bir satış sözleşmesinde satıcının teslimat süresi, garanti süresi, ceza şartı gibi hususlar belirlenmiştir. Ancak, alıcı bu hususlara dikkat etmeden sözleşmeyi imzalarsa, satıcının teslimatı geciktirmesi, malın ayıplı çıkması veya ceza ödememesi gibi durumlarda hak iddia edemeyebilir.
Standart veya şablon sözleşmelerin bir diğer riski, tarafların özel durumlarına uygun olmamasıdır. Bu durumda, sözleşme hukukunun genel ilkeleri devreye girer ve tarafların iradelerine uygun bir yorum yapılır. Ancak, bu yorum her zaman tarafların lehine olmayabilir. Örneğin, standart bir kira sözleşmesinde kiralanan yerin kullanım amacı belirtilmemişse, kiracı kiralanan yeri istediği gibi kullanabilir. Ancak, kiracının kiralanan yeri ticari amaçla kullanması durumunda, kira bedeli artabilir veya kiralayan yerin tahliyesini isteyebilir.
Standart veya şablon sözleşmelerin bir başka riski de, hukuki geçerliliklerinin olmaması veya sınırlı olmasıdır. Bazı hallerde, kanunlar tarafından belirli şekil şartları öngörülmüştür. Örneğin, taşınmaz satış sözleşmesinin noter huzurunda yapılması gerekmektedir. Eğer taraflar standart bir taşınmaz satış sözleşmesi kullanarak notere gitmeden işlem yaparlarsa, bu sözleşme geçersiz olur ve taraflar hak kaybına uğrayabilirler.
Sonuç olarak, ticari ilişkilerde standart veya şablon sözleşmeler kullanmak bazı kolaylıklar sağlasa da, bu sözleşmelerin içeriğine dikkat etmek ve tarafların özel durumlarına göre düzenlemek gerekmektedir. Aksi takdirde, taraflar arasında anlaşmazlıklar ve hak kayıpları yaşanabilir.
Sözleşmede hak ve yükümlülükleri, sorumlulukları ve yaptırımları açıkça belirlememek
Ticari sözleşmelerde yapılan yaygın hatalardan biri, sözleşmede hak ve yükümlülükleri, sorumlulukları ve yaptırımları açıkça belirlememektir. Bu hatanın sonucunda, taraflar arasında anlaşmazlık çıktığında, haklarını savunmakta zorlanabilir, hatta hak kaybına uğrayabilirler. Ayrıca, sözleşmede belirsizlikler bulunması, tarafların güvenini zedeleyebilir, iş ilişkisini olumsuz etkileyebilir.
Bu hatadan kaçınmak için, ticari sözleşmelerin hazırlanmasında aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:
– Sözleşme türüne uygun bir şekil ve içerik seçilmelidir. Sözleşme kanunda düzenlenmiş bir sözleşme ise, kanunun öngördüğü unsurların eksiksiz yerine getirilmesi gerekir.
– Sözleşme taraflarının kimlik bilgileri doğru ve tam olarak yazılmalıdır. Tarafların yetkili temsilcilerinin imza yetkileri kontrol edilmelidir.
– Sözleşmenin konusu, kapsamı, süresi, bedeli ve ödeme şekli net bir şekilde belirlenmelidir. Sözleşmenin konusu olan mal veya hizmetin niteliği, miktarı, kalitesi, teslim yeri ve zamanı gibi hususlar açıkça tanımlanmalıdır.
– Tarafların hak ve yükümlülükleri detaylı bir şekilde sıralanmalıdır. Tarafların hangi durumlarda sorumlu olacakları, hangi durumlarda sorumluluktan kurtulacakları veya sorumluluğun azalacağı belirtilmelidir.
– Sözleşmenin ihlali halinde uygulanacak yaptırımlar önceden kararlaştırılmalıdır. Bu yaptırımlar arasında cezai şart, temerrüt faizi, tazminat talebi, sözleşmenin feshi gibi seçenekler bulunabilir. Yaptırımların miktarı veya hesaplama yöntemi belirlenmelidir.
– Sözleşmede uyuşmazlık çıkması durumunda başvurulacak hukuk ve yargı mercii seçilmelidir. Uluslararası ticari sözleşmelerde hukuk seçimi yapılırken, seçilen hukuk ile başvurulacak yargı mercii arasında uyum sağlanmalıdır.
Sözleşmeyi imzalamadan önce hukuki danışmanlık almamak
Ticari sözleşmeler, işletmelerin faaliyetlerinin temelini oluşturan hukuki belgelerdir. Ticari sözleşmeler, tarafların hak ve yükümlülüklerini, işin kapsamını, süresini, bedelini, ödeme koşullarını, uyuşmazlık halinde başvurulacak yargı merciini ve diğer hususları düzenler. Ticari sözleşmelerin hukuka uygun ve tarafların menfaatlerini koruyacak şekilde hazırlanması ve imzalanması büyük önem taşır.
Ancak ticari hayatta sıkça karşılaşılan bir hata, sözleşmeyi imzalamadan önce hukuki danışmanlık almamaktır. Bu hata, tarafların sözleşmenin içeriğini tam olarak anlamadıkları, haklarını ve sorumluluklarını bilmedikleri veya sözleşmede eksik veya hatalı maddeler bulunduğu durumlarda ortaya çıkar. Bu durumda, taraflar ileride ciddi sorunlarla karşılaşabilirler. Örneğin:
– Sözleşmede belirtilen bedel veya ödeme koşulları tarafların beklentilerine uygun olmayabilir.
– Sözleşmede tarafların yükümlülükleri net olarak tanımlanmamış veya dengesiz olabilir.
– Sözleşmede işin kapsamı veya süresi belirsiz veya değiştirilebilir olabilir.
– Sözleşmede uyuşmazlık halinde başvurulacak yargı mercii tarafların lehine olmayabilir.
– Sözleşmede tarafları koruyacak cezai şart, fesih, temerrüt, teminat gibi maddeler bulunmayabilir.
Bu gibi durumlarda, taraflar sözleşmenin uygulanması aşamasında mağdur olabilirler. Örneğin:
– Taraflardan biri sözleşmede belirtilen bedeli veya ödemeyi zamanında veya tam olarak yapmayabilir.
– Taraflardan biri sözleşmede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyebilir veya eksik veya hatalı yapabilir.
– Taraflardan biri sözleşmede belirtilen işin kapsamını veya süresini değiştirebilir veya iptal edebilir.
– Taraflardan biri sözleşmede belirtilen yargı merciine başvurarak haksız taleplerde bulunabilir veya dava açabilir.
– Taraflardan biri sözleşmeyi feshetmek istediğinde karşı tarafın rızasına bağlı kalabilir veya ceza ödemek zorunda kalabilir.
Bu gibi sorunlarla karşılaşmamak için, ticari sözleşmeleri imzalamadan önce mutlaka hukuki danışmanlık almak gerekir. Hukuki danışmanlık alan taraflar:
– Sözleşmenin içeriğini tam olarak anlayabilirler.
– Haklarını ve sorumluluklarını bilirler.
– Sözleşmede eksik veya hatalı maddeleri tespit edebilirler.
– Sözleşmede kendilerini koruyacak maddeler ekletebilirler.
– Sözleşmede lehlerine olan yargı merciini seçebilirler.
AVUKAT DESTEĞİ
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.